Nedense paranın sahtesi ceza alıyor, içkinin kaçak olanı yakalanıyor ve suç işleyenler içeri tıkılıyor, sahte altın ile vatandaşı kazıklayanlar emniyetin gözünden kaçmıyor, yakalanıyor, ama her gün aramızda dolaşan, sahte olduğu biline biline yakalanmayan, üstelik de rağbet gören, iltifata tabi tutulan sahte siyasilere kimse dokunmuyor, sesini çıkartmıyor.
Onları niye tutuklamıyor, içeri atmıyorsunuz! Kim onlar, padişahın püsküllü oğlanları mı, yoksa babaları muhtar mı?
*
Her şeyin sahtesini üretmede, piyasaya sürmede üstümüze yok. Türk lirasından sonra dolar ve euro’nun bile sahtesi piyasada cirit atıyor. En çok da kurban bayramlarında piyasaya sürülen sahte paralar, bereket versin uyanıklar tarafından çabuk biliniyor da, sahtekarlar yakayı ele veriyor.
Ama bazen sahte paranın hakikisi ile arasında pek fark olmuyor. O kadar usta ki kalpazanlar, kısa yoldan zengin olma ötesinde insanları kandırmada çok ve pek mahirler.
Lakin aramızda gezen sahte siyasilerin kimliklerini, kişiliklerini, karakterlerini bildiğimiz halde aksine gördükleri itibar yürek dağlıyor.
Onu da çıkarı olanlar, yalakalar yapıyor. Çıkarı olmasa, menfeat beklemese, selam bile vermeyecekler.
*
Nerede olursa olsun karşımıza çıkıyorlar. Çıkıyorlar da, gördükleri itibara bak! Millet selam vermek içinden gelmiyor. Yüz yüze gelmek istemiyor, görse kaldırım değiştirecek, bırak yüzünü adını dahi anmak istemiyorsa, oturup bir düşünmeli, ‘Biz nerede hata yaptık, yapıyoruz!’ diye muhakeme yapma fırsatı verilmeli onlara.
Ama siz yine de yüz vermeyin! Çünkü verirseniz, astarını da isteyecekler!