Geçen hafta içinde, Adana mahreçli bir haber dikkatimizi çekti, ilginç bulduk, olumlu gördük, bari sayfamıza taşıyalım, belki ders alan çıkar diye düşündük.
Haberi televizyonda izlerken, bizim dolmuşlar, otobüsler ve onun başkanları geldi gözümün önüne.
Haber şuydu; Adana’da, toplu taşımacılık hizmeti veren minibüsler-dolmuşları kullanan sürücülerin, yani şoförlerin kılık kıyafetlerine dikkat etmedikleri, üstelik de sakallı halleriyle trafiğe çıktıkları zabıta veya denetimciler tarafından tesbit edilince, bu halde olanlara gerekli cezalar verilmiş.
Oh, iyi etmişler!
*
Haberi izlerken bakıyorum, minibüsçü-dolmuşcunun sakalı bir kucak. Zannedersin tarikat şeyhi. Dede…
Önemsediğim haberi sonuna kadar izledim. İzledim, bizim şehrimizdekilerin acaba onlardan ne farkı var diye düşündüm.
İsterseniz tarif edeyim; sakalları uzamış, kravat hak getire, çorapsız ayaklarında terlik tipi ayakkabı, alt tarafta şalvar.
Radyoda arabesk çalıyor. Zatken birinin Türk halk müziği ya da Türk sanat müziği dinlediğine de rastlayamazsınız. Vatandaşa da bilmem ne yapa yapa dinlettiriyorlar bu cızırtıyı.
Zevksiz, paspal, salaş bir ortam.
*
Daha önce bu ve benzeri meselelerle ilgili yazdık ama, demek ki minibüsçüler odası başkanı pek iplememiş. Zaten kendisi de miadını doldurduğu için olsa gerek, esnafı ile pek ilgilenmiyor. Oturmuş koltuğa, gelsin çaylar, gitsin misafirler.
İnsan merak ediyor, acaba bir gün çıkıp da durakları gezdi mi, minibüsçü, dolmuşcu esnafını ziyaret edip, “Arkadaşlar, haliniz nicedir, ne yapıyorsunuz, hakkınızda şu ve şuna benzer şikâyetler var, dikkat edin!” dedi mi?
Sanmıyorum.
Ne gören var, ne işiten.
Varsa, yakın tarihte ise, görüntüsünü, gazetelerde çıkan bir haberini iletesin, özür dileyeyim. Soyadımız erdem değil ama, yaparız bu büyüklüğü.
*
Kılık kıyafete önem veren, dikkat eden, özen gösteren yok! Bazen az da olsa, nadiren de rastlasak, kravatlı, temiz giyimli bir sürücüye rastlamıyor değiliz. Sorduğumuzda öğrenci olduğunu söylüyor, anlaşılan o ki fırsat bulup babasının dolmuşunu kullanıyor geçici olarak.
Genellikle bakacak olursanız, manzara iç açıcı değil.
Zabıtamız ne yapıyor bu arada derseniz, hemen söyleyelim, çokomel almaya gitmiş olmalılar. Halk otobüsleri durağına dolmuşçular yanaşır, trafik allak bullak olur, dolmuş duraklarını ise özel araçlar istila ettiği için, zabıtalar da bunu görmediği için, karmaşa ve tartışma, hatta zaman zaman yolcu yüzünden kavgalar bile çıkar, ancak zabıta bunları göremez.
*
Güya duraklara gelindiğinde bağırmak-çağırmak yasak! Dolmuşlarda parayı sürücüler toplayacak iken, yine muavin dediğimiz çocukların sesleri iki kilometre ileriden duyulur maşallah! Yasak masak hak getire bu şehirde.
Denetim de olmayınca, sürücülerin ne kılık kıyafetleri yüz ağartır, ne sigara içmeleri ne cak cak sakız ciğnemeleri, ne de vatandaşa zorla dinletmeye çalıştırdıkları arabesk tarzı müzik.
Salaşlık, pespayelik diz boyu iken, biz büyükşehir olduk, haberiniz olsun!