Kim olduğunu bile bile, hangi niyetle kapıyı çaldığından haberli. Ama işi pişkinliğe vuranlar var, aday adayı olayım, seçilmesem de önemli değil.
Düşünce bu.
Belki de belediye meclis üyeliği falan… Nasıl olsa beldelerin de imparatorluğu bitiyor. Beldelerine hizmetten çok kendi banka hesaplarını ve cüzdanlarını şişirenler, beldesine hizmet yaptıklarını zannediyorlar, şişiniyorlar ki, patlayacaklar neredeyse..
Tabi biz bazı, gerçekten gayretli, iyi niyetli, hizmet etmiş belde başkanlarını tenzih ediyoruz. Biz onların kim olduğunu biliyoruz, onlar da bu sözlerimize kesinlikle alınmıyorlar, gücenmiyorlar zaten.
Çapulcular vardı, onların imparatorluğu bitti çok şükür!
*
Daha düne kadar partinin yolunu bilmeyenler, hatta ters düşenler, parti binasının kapısı önünden geçmeyip, dört adım ilerdeki kaldırımı tercih edenler, genel başkanlarının adını bırakın da, il başkanının bile adını ağzına almayanlar, bakıyorum birden bire AK Partili oldular.
Bir hayranlık gösterisi, bir sevindirik budalası olmuşlar. Genel başkana o ne övgüler öyle! Vay canına, ya biz o aday adayını tanımıyoruz, ya da genel başkanı…
Ballandıra ballandıra anlatmalar, methiye düzmeler gırla…
Partiye bile uğramamış. Zaten devşirme olan partilerde taban olmaz. Bir zamanlar Anavatan vardı, neydi o tantanalı, şaşalı günler. Papatyalar falan… Çünkü tabansızdılar.
Geçmişleri yoktu ki gelecekleri olsun!
*
Bayram da bitti ya, boks eldivenlerini giyenler ring’e çıkmaya hazırlanıyorlar. Rakiplerde güçlü ama olsun, çıkarım, yenilirsem de dert değil, adım duyulur, namım yürür!
Olmayan nam (ün, şan, şöhret) nasıl yürüyecekse!
Tabi siz ringe çıkmak istediğinizde, çevrenizde sözde bazı hayran guruplar da çıkacaktır sizinle birlikte. Siz ringde rakibe vurmaya çalışırken, onlar, yani sizden medet umanlar, çıkar beklentisi içinde olanlar, yani yalakalarınız aşağıdan sizi destekleyecektir, “Şurasına vur, burasına vur!” güya sizi yönlendiriyor.
Tabi ilk rauntda nakavt! Bakmışsın, iki seksen uzanmış yere, hakem saymaya başlıyor, “Bir, iki…”
*
Çünkü, aceminin elinden tavşan kavağa çıkmıştır. Tecrübesi yok, kariyer dersen sıfır, çevresindekiler de samimi olmayınca, yenilgi kaçınılmaz hale gelecektir!
Bazılarına bakıyorum, duyuyorum, “Yola çıkmadan, aday adaylığımı açıklamadan önce falanla görüştüm, bana ‘tamam, yola çık, sahada ol, çalış, hadi, göreyim seni!’ diyenler çok oldu.” sevinci ile siyasi arenada yerini aldığını sananların sonunun hüsran olduğunu bilmeyen mi kaldı memlekette!
Tabi ki o danıştığınız, icazet aldığını zannettiğiniz siyasetin ustaları, üst düzeydekiler, yola çık diyecek, çalış diyecek, sahada ol diyecek.
Ama “Senin işin tamam, aday sensin!” deme şansı olmadıkları için, eee, partiye de para lazım, başvuru için gelenlere gaz verilir, sırtı sıvazlanır, aslansın-kaplansın denilir, gönderilir.
Kimsenin yeri garanti değil bu aşamada.
Çünkü, herkes kendi koltuğunu koruma, ya da daha büyük, daha lüks koltuk derdinde iken, senin aday adaylığın da kimseyi pek ırgalamıyor aslında!
*
Bayram da bitti. Seçim kapıyı çaldı.
Ya “kim o!” deyip açacaksın, ya da kaçak güreşip, “Evde kimse yok, kapıyı uçamam, kusura bakma!” diyeceksin.
Başka şansın yok dostum!