banner1524

Bakmayın siz… Bir siyasetçi ki eğer usta bir siyasetçi ise, hem gerçek, adam gibi siyaseti,  hem de ilmi siyaseti (kaypak, adam satma satanını içeren, yalan ve dolanın bininin bir paraya gittiği anlayış) biliyorsa, özümsemiş ise, en büyük zararın kraldan çok kralcılardan geleceğini bilir. Bilmesi lazım!

Akıllı ise…

Kurnaz ise, iğnenin deliğinden Bağdat’ı görüyor, leb demeden leblebiyi anlıyorsa tabi…

Şöyle söylemek gerekirse;

Kapısında ‘çığırtkan’ın olduğu dükkânın malından azıcık kuşkuya düşmez misiniz?

Ee, siyasetçi de neticede uzaydan gelmediğine göre, bizimkine benzer düşünceleri, tespitleri, tecrübeleri olacaktır. Hatta lider de olduysa bir siyasetçi, kendi kapsama alanı içinde, bölgesinde, her neredeyse artık, bizden daha zeki, daha kurnaz, daha cingöz olma ihtimalini de koyun üstüne…

O da bilir ki aynı eleştiri gibi övgünün de dozu kaçarsa ‘inandırıcılık’ yok olur. Bir süre sonra ne övgüler, ne öven, ne övülen ciddiye alınır. Bunun son ve en çarpıcı örneğini çok yakın tarihte yaşamadık mı, görmedik mi, okumadık mı, duymadık mı?

*

Şu da var…

Madem siyasetçi de insan dolayısı ile o da hepimizin yaptığı gibi, “kendisini çok öveni kazanılmış, cepte sayacak”, beklenen karşılığı vermeyecektir. Ana – babamıza, sevgilimize, yaptığımız bu değil midir?

Her ne kadar eleştirene gıcık olunsa da insanoğlunun bütün derdi, kendisini ‘düşman’a sevdirmektir. Bakmayın siz, övgücüler de bilir bunu ama, kendi lehlerine pompalanan şehir efsaneleri işlerine gelir. Bu efsanelere inananlardan nemalanırlar bir bakıma.

Siz bakmayın, aslında siyasetçiler hepinizden akıllıdırlar.

Ya da kendilerini öyle sanırlar.

Burada bir not düşmem gerekirse; övgücüden kastım, ‘hizmeti yerinde, dozunda takdir edenler’ değil, kendini, iktidarda kim olursa olsun otomatiğe bağlayanlardır.

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527