Bu şehirde kral çıplak dediğinde, üzerine kara is gibi sinecek olan leke şu olacak, 'Reklam istedi vermediler, abonelik dediler olmadılar, ondan yükleniyorlar!'
Daha başını dibini anlamadan, ne olduğunu bilmeden, altını astarını araştırmadan hakkında hüküm verilir, gün olur darağacında sallandırırlar seni, gün gelir kurşuna dizerler, gün gelir yargısız idam ederler. Yani bittiğinin günüdür o gün.
Eleştirirsen, kral çıplak diye aykırı yazı yazar, birilerinin, bir kurumun hahını avucuna verirsen, 'amma da hızlı yazarmış, adamın tutar tarafını bırakamamış ha, eline sopayı aldı, dövüyor da dövüyor!' dedirtirsen, sen iyi gazetecisin, mükemmel yazarsın.
Senin üstüne laf yok bu memlekette.
*
Eleştirmedin, yağ bal sürdün kremalı ekmeğin üzerine, kurumu ya da muhatabın her kim ise göklere çıkarttın, yıldızların üzerinde gezindirdin, kaşının üstünde gözün var demedin, adının başına 'yalaka' kelimesinin eklenmesi uzak bir ihtimal sayılmaz.
Ya birilerinin adamı olursun, ya 'danışman'a çıkar adın, ya kiralık kalemsin bu şehirde, ya da aklını kiraya vermiş gazeteci...
Bir türlü ortasını bulamaz insanlar.
Birileri çıkıp da 'Yahu adam doğruları yazıyor, ekşiye ekşi, tatlıya tatlı diyor, ne var bunda!' diyen olursa da tek tük, onların da esamesi pek okunmuyor zaten.
*
Şeytana melek de, meleğe de şeytan, bak bakalım en kral gazeteci kim memlekette. Doğruları, iyileri, güzellikleri yazmak kimsenin işine gelmiyor. Herkes birilerine, bir yerlere taraf olunca, bir türlü dengeyi tutturamayan, ortasını bulamayan insanlar, seni ecelinden evvel mezara göndermeye meraklı oldukları için, sonunun geldiğini sen de anlıyorsun.
Memleketin onca meselesi varken, onca tartışılacak, gündemde tutulacak insanları, konuları bulunurken, kalkıp hormonlu domateslerin ve hıyarların zararlarından söz etsen, 'Bak, yazacak ve söyleyecek cümlesi kalmadı, bitti adam, bitti...' denilecek.
Yazsan, birileri, bir yerden düşman kazanıyorsun. Yazmasan için rahat etmeyecek. İki arada bir derede kaldığın günlerde, ne etliye, ne sütlüye karışmak gibi huyun da olmadığı için, dokunacaksın, dokunduracaksın bir yerlere, ya da övgüye layık hizmeti varsa, başarılı ise Sezar'ın hakkını Sezar'a verecek, objektif gazeteci kimliğini ortaya koyacaksın. Mecbursun buna. Çünkü sana öyle öğrettiler. Etikten metikten söz ederek, seni doğru yönlendirdiler. Gereği neyse, yapacaksın. Boynunu vurmaya çalışanlar olsa da, kılıçlarının ucu keskin olsa da, korkmadan, çekinmeden sürdüreceksin bu işi.
*
Son sözü söylemedim daha..
Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin. Ötesi yok bunun. Başka çıkış yolu da...
Ha, şunu derler, bunu derler... Desinler... Gül geç, ciddiye alma, dalgana bak; 'İt ürür kervan yürür!' de, aldırma!
Sen doğru ol, dürüst ol, kötü (eğri) nasıl olsa belasını bulacaktır!