Kaç gündür yazayım diyorum, ancak 24 Haziran seçimi araya girdi, milletvekili aday adayları yarışa katıldı, derken süre Çarşamba saat 19’a kadar uzadı ve yine derken, temayül de cumartesiye ertelendi.
Ne diyelim. Hayırlısı olsun… Ülkemiz için, şehrimiz için inşallah bu seçim umut olur.
Gelelim asıl meseleye…
*
Bugünlerde fetva verenlerden geçilmiyor gazeteler, televizyonlarda… Yatıyorlar, kalkıyorlar, çıkıyorlar ekrana, ya da gazete sayfalarına, salladıkları abuk sabuk fetvalarla toplumu gerdikleri bir yana, Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’ı da kızdırıyorlar.
Dengesiz, sürüden farkı olmayan ilahiyatçı sözde. Yorganla döşek arasına bile seksi katan ağzı belden aşağısına çalışmayan sözde ilahiyatçıların işi yok, gücü yok, her durumda fetva salladıkça dinin güncellenmesi akıllara gelmiş olmalı ki, dini siyasete alet etmek de moda haline geldi.
Sosyal medya…. Bu işler için bulunmaz kaftan. Eh, herkesin de zırvalama, saçmalama özgürlüğü var nasıl olsa. Ünlü olmak mı istiyorlar, Müslümanlığı yüceltmek mi istiyorlar, belli değil. Ya da yüce dinimizin sırtından güç odaklarının gözüne girmek mi istiyorlar, kestirebilmek zor.
Gerçeği öğrensek bir. Kim samimi Müslüman, kimiler şarlatan!
*
Müslümanlığı, yüce dinimizi siyasete alet ederek güç sahibi olma hevesi arttı son senelerde. Hangi sektörde daha çok arttığını siz daha iyi biliyorsunuz da, söylemiyor, yazmıyorsunuz.
Siyasetçiler..
İş dünyası…
Sivil toplum kuruluşları…
Basın camiası… Ve…
Bürokrasi…
İslami değerleri kullanarak güç sahibi olmak… Allah’ın da gücüne gider. Yapmayın, etmeyin. Kişiliğinizle, karakterinizle, şahsiyetinizle öne çıkın, tanının, bilinin…
*
Baksanıza, tosuncuğun biri yüce dinimizi kullanarak milleti çarpmış, sonra da soluğu başka ülkelerde almış. Dini kullanmış sahtekârın önde gideni. Ha, bu millete de müstehak. 27 yaşındaki bir çocuğa, tosuncuğa kanıp da nasıl oldu da birikimlerinizi verdiniz. Geçmişten hiç mi ders almadınız. Banker Yalçın Doğan ve Banker Kastelli size bir şeyler hatırlatmıyor mu?
Neyse… Enayiler olmazsa açıkgözler acından ölürmüş. Sen eşek olursan sırtına binen çok olur.
*
Kurumlarda ihalelere yapılır. Artık ihaleler bile verilirken işi üstelenecek, teklif verecek insanın sakalına, bıyığına, namaz kılıp kılmadığına, partisine bakılıyor. Ee şimdi moda, herkes sakallı, herkes bıyıklı. Birbirine karıştılar.
Kapalı zarf ihale azaldı.
Pazarlıklı ihale çoğaldı. Oysa kamu ihalelerinde asıl olan ‘kapalı zarf ihale’ yöntemidir. Hem devlet daha az şaibe ve fesat ile işi ihale eder, hem haksız rekabet doğmaz ve hem kayırma, kollama, torpil, rüşvet en aza indirilir.
Ama şimdi ihaleler adrese teslim. Bakın, araştırın! Hep aynı firma, aynı adamlar.
*
Bu yüzden, ancak ülkede, Allah muhafaza sel, deprem, salgın hastalık, doğal afet, savaş gibi olağanüstü haller varsa, ‘pazarlık usulü ihale’ yapılır. Oysa şimdi kapalı zarf usulü bitti, bitiyor, pazarlıkla ihale füze olmuş fırlıyor.
Neyse, hepsini boş verin, siz bu yazıyı en iyisi okumamış sayın, bir fetva da siz sallayın, meşhur olun!
Nasıl olsa sallayan sallayana!