Hiç gelemem, hiç çekemem. Gerçi çok da uğraşmayın pazarlamak için, kendinizi paralamayın, zaman ve para kaybetmeyin, sonuna gelindi, bu hafta içinde bir isim atanacak.

Kendinizi yormayın, paniklemeyin, sıkıntıya girip uykularınızı kaçırmayın. Sayın Cumhurbaşkanınca atanacak isim belki kendi adamınız olmayabilir, belki uzayan dal sizden olmayabilir, pazarlamaya çalıştığınız (niyeyse) isim koltuğa gelip oturamayabilir, bir tarafınızı yırtmayın bunun için.

Zaten yolun da sonuna gelindi, geçilecek ne tünel kaldı, ne viraj. Son çıkıştayız.

Belki bugün, belki yarın, belki yarından da yakın!

*

Yahu adamın AK Parti ile alakası yok, 31 Mart mahalli seçimlerinde bile öteki mahalleye çalışmış, kendine bile saygısı, özgüveni olmadığı halde AK Partili imiş gibi davranıp, aday gösterilmesi noktasında birilerini araya koyuyor, ‘Ne olur, beni pazarla! O ilçeye ben başkan olayım, bak neler olur, sizi de mahcup etmem!’ samimiyetsizliği sergileyerek kendini dev aynasında görüyor.

Biliyor ki çapsızın teki, biliyor ki bu işin adamı değil, biliyor ki o koltuğu dolduracak aday değil, biliyor ki parti tabanında kabul görmeyecek, biliyor ki toplumda dahi karşılığı yok ama olsun, il ya da ilçe başkanı olayım da, Allah kerim.

Göç yolda düzülür gibi bir şey aklından geçen. Çok kurnaz, çok akıllı ya aklı sıra!

*

Hava sıcak, sıkıcı bir gün. Üstelik de tatil. Hain darbe kalkışmasının yıldönümü. Yineleyecek olursam, Rabbim bu ülkenin huzuruna, geleceğine, kalkınmasına darbe vurmaya çalışanlara fırsat vermesin. Allah onları kahretsin!

Dedikten sonra, evet sıcak ve sıkıcı havada siyaset çekilmiyor. Gelin size bir fıkra anlatayım da neşenizi bulun, keyfiniz yerine gelsin.

Siyaseti daha sonra düşünür, yazarız.

*

Adamın biri bir gün bara gider ve barmene seslenir, ‘hey barmen, bana bir bira!’ Barmen verir, adam bir dikişte birayı içer ve tak diye masaya bardağını vurarak, ‘borcum ne kadar!’ diye sorar.

Barmen de, ’10 lira’ der. Adam demir on tane 1 lirayı üst üste dizerek elinin tersiyle vurur. Dağılan paraları barmen ya sabır diyerek, çekerek teker teker toplar masanın üzerinden.

Adam ertesi günü yine gelir, bu kez 3 bira ister. Alır, içer ve borcunu sorar, barmen de ’30 lira efendim!’ cevabını verir.

Adam daha önceki gibi paraları üst üste koyar, elinin tersiyle vurur, paralar masanın üzerine dağılır.

Çok sinirlenen barmen müşteri velinimettir der, ya sabır çeker.

Adamın yaptığı olaylar art arda devam eder. En sonunda sinirlenen barmen, bu adam bir daha bara gelip aynı şeyi yaparsa çok kötü dayak atacağına dair  kendi kendine yemin eder.

Ertesi günü adam çıkagelir ve 11 tane bira ister, alır, içer ve borcunu sorar. Barmen, ‘110 lira’ der. Barmen tam adama yumruk atacakken adam cebinden 1000 lira kağıt para çıkartır. Barmen şaşırır ve ‘ulan şu adama bir oyun oynayayım!’ diye geçirir içinden, daha önce adamın kendine vermiş olduğu bozuk paraları üst üste dizip, elinin tersiyle vurarak dağıtır ve ekler, ‘buyurun efendim, paranızın üstü!’ der.

Adam barmene bakar, alaycı bir gülümseyişle, ‘üstü kalsın!’ der.

*

Siz de öyle bir adayı önerin, atama yapın ki, herkes ‘peh!’ desin, ‘yakıştı, partideki ayrılığa-gayrılığa son verir, gidenleri getirir, küsenleri çağırır, partiyi toparlar!’ desinler.

Çay söyler gibi, garsondan kahve ister gibi, acıktığınızda ‘evlat bana bir pizza!’ der gibi çapsız, özgüveni olmayan, korkak, eline sopa almaya korkan, özgül ağırlığı olmayan, şehrin-ilçenin, siyasetin hafızasından çok hafızlığına güvenen değil, deprem sonrası insanların dilinden anlayan ve sorunların çözümüne katkı sunacak biri olursa, o zaman ‘üstü kalsın!’ diyebilelim.

Var mı öyle biri?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol