Ya da soruyu şu şekilde sorayım, hayatınızda, meslek yaşamınızda yaş tahtaya bastınız mı? Yolunuza mayın döşendiğini fark edip, ‘aman canım, bunlar ne ki, ben ne tuzaklar, ne mayınlar gördüm, bunlar sinek vızıltısı’ deyip size kurulan katakulliyi ciddiye almayıp, başınıza çorap örüldü mü?
Zor durumda kaldınız mı?
Boş bulunup, birilerinin gazına gelerek sıkıntılı anlar yaşadınız mı?
Hiç gereği yokken, yeri değilken, üstelik de inanmadığınız birilerini, birilerinin gazıyla şişirip havalara çıkarttınız, göklere uçurdunuz mu?
Farkına varıp vazgeçseniz de, bir bedel ödediniz mi?
*
Birileri sizin üzerinizden rant edinmeye, ucuzundan şöhret olmaya yeltendiyse, sizi kullanarak merdiven basamaklarını birer ikişer değil, üçer-beşer atlamaya çalışıp, sizi ayakları altında paspas gibi çiğnemeye kalkıştığında, ‘Eyvah! Ben nerede hata yaptım!’ dediğiniz oldu mu?
Şarkısını dinlerken Orhan Gencebay’ı hatırladınız mı?
Kırdığınız pot yüzünden, bir anlık dalgınlığınızdan yararlanarak sizin üzerinizden bir yerlere tırmanmayı kafasına koyanlara karşı acayip derecede nefret kusarken, istemeden de olsa üzdüğünüz, kırdığınız dostlarınızdan özür dilediniz mi?
*
İnsanoğlu fırsat düşkünü.
İnsanoğlu kolaycılığı seviyor.
İnsanoğlu hızlı bir çıkış yakalayıp, senin var olan itibarını paspas gibi çiğnemeyi hedef edinip, kendi geleceğini sağlama alma yolunda giriştiği cinliği, hinliği sezemeyip, sırf iyi niyetinizi suiistimal edenlere karşı tavrınız ne oldu?
Ucuz adamların boyları uzamaz!
Basit ve sıradan adamların beyinleri de normal insan beyninden 50 gram noksan çıkar.
*
Cahil, meslek görgüsüzü, bayağı kimseler meşhur olacağım diye, çıktığı yolda hedefe varacağım diye, menziline erişmeden sağını solunu bertaraf ettiğinde, kendinize düşen itibar payının bedelini hesap ettiniz mi?
Katakulliye getirildiniz mi?
Tongaya düşürdüler mi sizi de?
Ayak oyunlarına yenik düştünüz mü?
Bile bile lades dediyseniz, size de yazıklar olsun!