banner1524

Acıya kimse sevinmez. Hele acının içinde ölüm varsa ki bu ölüm de istenmeyen, beklenmeyen ölüm ise, acı daha da katmerlenir insan yüreğinde. Dayanılmaz hal alır.

Anlatmaya, söylemeye gerek yok, geçtiğimiz hafta başında Soma’da bir facia yaşandı. Resmi kayıtlara bakılırsa 301 maden işçisi şehit oldu.

Ölenlere bir kere daha rahmet, acılı ailelere ve ülkemize başsağlığı diliyorum.

 

Dedikten sonra, lafı fazla uzatmadan Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı sayın Taner Yıldız’a getirmek istiyorum. Sayın bakanı maden faciasından sonra daha çok sevdim. Oy vermedim. Ancak bu onu sevmemem, takdir etmemem anlamına gelmez, sağduyusunu, sükûnetini, hoşgörüsünü, sakallı halini çok takdir ettim. Onu, yas evindeki ev sahibi olarak düşündüm.

Tevellüdüne bakmadan bazı insanlar, duruşlarından olsa gerek, yaşlı görünürler. Sayın Yıldız Cumhuriyet tarihinin kaçıncı sakallı kabine üyesidir bilmem de, sakal onunla girdi sanki Bakanlar Kurulu’na…

Bazılarına yakışır, bazılarında iğreti görünür. Yıldız’a yakışmış!

 

Herkesin sakalı kendine de… Eskiden olsaydı, sanki memlekette adam yoktu, Suudi Arabistan’dan sakallı birisini getirip bakan yaptılar derdik de, diyemiyoruz. Diyenlere de cevabım şu olur; sizlerin sözlüğündeki devlet adamı; bir yüzü steril, öteki devlet duvarı kadar soğuk bir adamdır. Yukarıdan bakarlar bize, fani olmak yoktur onların sözlüğünde.

Soma maden ocağındaki 301 ölümlü facia için sayın Yıldız’dan birkaç cümle sarf edeceğim.

Yıldız, gözyaşını göstermeyen bakan. Gazetelere bakıyorum, maden ocağından hiçbir gün eksik olmadı. Bağıranlara, eleştirenlere, kem söz söyleyenlere dahi sesini çıkartmadı, olgunluk gösterdi, gülümsedi, mütevazı tavrından taviz  vermedi. Ancak sanki maden ocağı sahibini tanıyor ve kolluyor gibiydi,  tek eksiği, kusuru oydu bana göre. Belki de yanılıyorum.

 

Neyse…

Sanki araştırma yapmak için gitmiş bir devlet adamı değil de, yas evindeki ev sahibi gibiydi. Simitle, çayla karnını doyurdu, günlerce aynı gömleği giydi, günlerce acının ortağı oldu, çilekeşi haline geldi, yine de yüksünmedi, eleştirilere karşı gülümseyerek cevap verişi de, onun adamlığının en bariz göstergesi oldu.

Sanki taziye çadırında nöbetçi gibiydi günlerce. Aha bir hafta geçti, ayrılmadı. Gözyaşlarını göstermeyen babacan devlet adamı kimliği ile acının odağında olsa da, acıları dindiren devlet adamı olarak tarihe geçti.

Bugüne kadar oy vermedim ama, sayın Yıldız için düşünebilirim.

Mükemmel devlet adamı olabilmek için, koltuğa, ünvana ve makama ihtiyaç yokmuş.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527