Dalkavuk olduğunu düşünen ve dalkavukların gazıyla yöneticilik yapan herkes bu yazıyı üzerine alınabilir. Ha, çok da umurumda değiller. Alınırlarmış, gücenirlermiş, gocunurlarmış, gönül koyarlarmış, kendileri bilir.
Malum hikâyedir, eh patlıcan da günümüz siyasetçilerinin dilinde sakız ya, pazarda-markette kilosu 16 liradan satılıyor ya, revaçta, gündemde ya, siz okuyun da ne demek istediğimden bir değil, bin anlam çıkartın!
*
Padişahın biri patlıcanı çok severmiş. Ne zaman şu patlıcan musakkaya bir türlü doyamıyorum dese dalkavuğu da. Aman padişahım siz söyleyince ağzımın suyu akıyor. Akşam olsa da yesek dermiş. Padişah imambayıldıdan söz edecek olsa. Padişahım şu imambayıldıyı icat edenin mekanı cennet olsun nefis bir yemek. İnsan yemeye doyamıyor dermiş. Padişah karnıyarıktan patlıcan dolmasından kızartmasından kebabından patlıcan salatasından turşusundan ve reçelinden söz ettikçe dalkavuk da göklere çıkarırmış. Gel zaman git zaman padişah patlıcandan bıkmış. Sofraya değil yemeği salatası turşusu tatlısı patlıcanın (P) harfinin gelmesini bile yasaklamış. Şu patlıcan musakkanın neresini beğenirler de yerler bir türlü anlamıyorum dediğinde dalkavuk da padişahın sözünü tamamlamış. Aman padişahım bu musakkanın yenilmesini yasaklamak lazım. Padişah bir başka gün. Bu insanlara hayret ediyorum. O kadar güzel salata çeşidi varken akşam yemeğinde tutup patlıcan salatası yiyorlar. Anlamak mümkün değil! dediğinde dalkavuk sözünü kesercesine atılarak eklemiş.
“Padişahım bu insanlarda damak zevki diye bir şey yok. En iyisi patlıcanın yetiştirilmesini yasaklamalı. Adını bile duymaktan nefret ediyorum”
Bu konuşmaları duyan biri dayanamamış ve padişahın olmadığı ortamda dalkavuğa sormuş. “Yahu sen bir zamanlar patlıcanı metheder ve adeta göklere çıkarırdın. Şimdi ise patlıcanı ve yemeklerini kötülüyorsun. Nasıl olur da bu kadar değişebilirsin hayret?”
Dalkavuk da hemen cevaplamış; “Ben patlıcanın değil padişahın dalkavuğuyum?”
Anladınız mı?
*
Padişahı bırakın, günümüzde en üstünden tutun en altına kadar birçok yönetici ve seçilmiş (başkan) dalkavuklara teslim olmuş durumda. Sürekli pohpohlanmak istiyorlar. Eleştiri değil hep övgü duyma peşindeler. Kilo verdiği güzel olduğu yakışıklılığı ve görevi olan şeylerin bile muhteşem olduğunun söylenmesine bayılıyorlar. Onları övüyorsan muteber adamsın. Eleştirdin mi uyardın mı çayda çıra gibi vay haline işte o zaman yandın. Ego denilen şey elimiz kolumuz ayağımız ağzımız burnumuz ve gözlerimiz gibi her insanda olan ortak özellik.. Nasıl elimizi kolumuzu hırsızlık yaptırmama dilimizi küfür ettirmeme konusunda özen gösteriyorsak dalkavukların esiri olmamak için egomuzun şişmesini engellemeye de özen göstermeliyiz. Bunu yapamayanların elini kolunu dilini gözünü sahip çıkamayanlardan hiç bir farkı yoktur. İnsanların bilinçaltı içgüdü gibi daha başka ortak özellikleri de var.
*
Egosuna hoş davranan dalkavuklarına yenik düşenler bilinçaltı ve içgüdülerine hitap edenlere karşı mum olup erirler ve kaynakları eritirler. Yönetici seçerken dikkatli olmak lazım. Dalkavuklarının gazıyla değil kitlenin ihtiyaçlarını ve nabzını tutabilen akillerin önerileriyle hareket edenlere pozitif ayrımcılık yapmak gerekir. Yoksa bu dalkavuklar bizi kendi kovuğumuza hapsetmeye devam eder giderler.
Seçim sizin tabi de kıssadan hisseydi benimkisi.