Adamlar desem, erkekler havaya hoplayacak, ‘Hooop, kimi kast ediyorsun?’
Bayanlar desem, bu kez de haklı olarak bayan okurlarımız, tanıdık tanımadık bayanlar isyan bayrağı açacak, ‘Bizim ne zaman suratımızdan alt yazı geçtiğini gördün de böyle yazıyorsun?’ diye beni hedef tahtasına koyacaklar?
Konuşmaz, rengini belli etmez, ağzını bıçak açmaz, ancak ifadelerinden, suratından geçen alt yazıdan meramını, ne demek istediğini, ağzından çıkması muhtemel cümleleri tahmin edebiliyorsun!
Bu işin kadını erkeği yok, olmaz da. Neticede insan. Bazen bakışlar çok şey anlatır dillerden cümleler dökülmese bile. Hani ‘Sen sus gözlerin konuşsun!’ derler ya, o hesap işte.
Kimisi ifade yoksunudur, iki kelam etmeyi nefsine zül sayar, kimisi odun kafalıdır, bakışları bile insanı rahatsız ederken, mimiklerinden, kaş göz işaretlerinden, el kol hareketlerinden çok şey öğreniyorsun da, o dökülesi cümleler yok mu, işte onlar gerçek yüzünü göstermese de suratsız adamın, suratından geçen altyazılar, dikkat edersen çoğu zaman kin, nefret, kibir geçiyor sıra sıra…
*
Özellikle yabancı filmlerde, son senelerde yerli dizilerde alt yazı modası başladı. Belki de işitme engellilere yarasın diye. Olabilir mi, mümkün! Mümkün de, işitmeyi bırakın bir tarafa, hiçbir engeli olmayan kimselerinde bazen suratlarından geçen alt yazıyı okumakta sıkıntı çekersiniz.
*
Dükkanında bal satabilirsin. Ki yörende bal meşhur ve satanlar çoğunlukta. Ama suratın sirke satıyor birader. Gülümsemesini bilsene yüzüne gözüne bulaştırıyorsun.
Öyle kal daha iyi diyeceğim de bu halin de çekilmiyor.
Senin gibi çok var bu memlekette. Maşallah kıtlığı yaşanmıyor.
Bir şey dediğin yok, konuşmaktan, kendini ifade etmekten acizsin, ancak suratından geçen alt yazı ile adını sanını, ne işi yaptığını (aslında yaptığın bir iş-hizmet yok ‘ama kırdığın ceviz, edepsizliğinin haddi hesabı, yediğin halt çok da’, neyse…) öğrenebiliyoruz.
Surat da surat olsa, gam değil…