banner1524

Büyük çoğunluk, depremin üzerinden iki yılın geçtiği, belediye başkanlarının lay-lomla vakit geçirdiği, siyasetin durağanlaştığı şu günlerde kendi düşünesi-duygusu dışında tek söz işitmek istemiyor.

Herkesin aklı kendine!

Oysa bu şehrin yükü ağır. Onlarca birikmiş, ertelenmesi mümkün olmayan sorunları varken, bazen kendi kendime, ‘Yahu bu kadar çok yazma, konuşma! Sus biraz!’ tavsiyesinde bulunsam da, yazmadan duramayana birisi o5larak duygularıma eyvallah diyemiyorum.

İçimdeki Fiskeci ‘yaz!’ diyor.

Diyor ama özellikle siyasi cenah yazan, konuşan gazeteci istemiyor. Ellerinden gelse sitelerimize, gazetelerimize ambargo, yasak koyacak, koyduracaklar!

Duygularımıza gücü yetmediklerinden…

*

Düşünce, yazma konusunda çekincelerimiz, sorunlarımız var. Ekonomi temelli düşünme geleneğimiz yok!

Analitik düşünemiyoruz!

Akılcı değil, duygusal hareket ediyor, aklımızla değil, gözümüzle hareket ediyoruz.

Gerçek olan şu ki, inançlar, değer yargıları, ön kabuller-ezberler insanımızı analitik düşünmekten uzaklaştırdığı yalın gerçek iken, sebep-sonuç ilişkisi kurmakta zorlanıyoruz.

*

Dedim ya, bu şehrin yükü ağır. Kanayan yara haline gelenler var. Daha derindeki şehrim yöneticilerine ödetilecek siyasi fatura ne olacak, bu faturayı kim ödeyecek?

Sormayalım mı, susalım mı?

*

Günümüzde insanlar, ki büyük çoğunluk kişisel menfaat için daima ‘mutlak  kazancı’ mübah gördü. Bizi yönetenlerin, siyasilerin, bürokratların, sivil toplun kuruluşlarının ve söz sahibi her kimler varsa işte onlar, konuşmamızı, yazmamızı istemese de, susalım mı?

O hale geldik ki, insanoğlu siyaset yapmayı ‘algıya kapılmak’ güruha yenik düşmek sanabilir. Bu düşünsel kalitesizliğe ortak olmak, mevcut zamana yenik düşmek ile eşdeğerdir.

Bu, ‘Ya güçsüzlüktür, ya da sorumsuzluğun, kurnazlığın doğurduğu aydın ihaneti…’ demenin danıskası.

*

Havaalanı ile ilgili sorunlar bitmiyor. Yine uçaklarımız inemiyor, yine kalkamıyor. Zaten günlerinde ve saatlerinde bir ayar, bir istikrar, bir fayda yok, halen ha takıldı ha takılacak denilen ILS cihazı bile muamma olmaktan çıksa bile istikrarsızlık devam ederken, komşu il ile olan fiyat farkı her tartışmada, her ortamda aynı terane! Somut çözüm arayan bulamıyor, bulacağını söyleyenler günü kurtarıyor, yaraya merhem olmuyor, olamıyor. Sorun da büyüdükçe büyüyor!

Yazmayalım mı, sesimizi çıkarmayalım mı?

*

Çok değil, yakın tarihte 14. km.lik Çağlayancerit yolunun ihalesini yaptık dediniz. Yaptınız da ne oldu, çalışma başladı mı, başladı da biz mi görmedik,  haber mi yapmadık! Koska koska, göğsünüzü gere gere konuştunuz, siyaseten meyvesini yediniz. Mesafe kısalacak, ulaşım rahatlayacaktı. Peki, milleti uyuttunuz da, siz rahatladınız mı?

Bunu da mı yazmayalım, buna da mı ses çıkartmayalım!

*

Ilıca’nın yolundan vazgeçtik. Senelerdir kendimiz çaldık kendimiz söyledik. Bir yurt’tan bozma apartmanı hastaneye dönüştürecektiniz. Bir küçük pürüz var, aşıldı aşılacak dediniz. Hastane 6 ay süre içinde faaliyete geçer, sezon içinde nüfusu 30 binleri bulunan sağlık ve şifa mahallemiz Ilıca bir hastaneye kavuşur dedik, dediniz.

Aylar, seneler geçti. Söz verenler neredeler şimdi? Sadece şimdilik 2 doktor, bir hemşire ve bir ambulans ile gün kurtarıldı. Biz ve bölge halkı tam kapsamlı hastane olmasını istiyor, bekliyor. Adını da SAĞLIK MERKEZİ koydunuz. Yeter mi, yetmez ama evet!

Görmezden, duymazdan mı gelelim, onu mu istiyorsunuz? Sesimizi çıkartmayıp susalım mı? İstediğiniz bu mu?

*

Haydi neyse dedik, seneler önce şehrin çıkışına şehir hastanesi yaptınız. Su havzası üzerine, fay hattı üzerine. Beyninden fay hattı geçenler arsaların altına teker koydular, kaydırdıkça kaydırdılar, başkalarının üç kuruşluk arsalarını ranta çevirdiler.

Depremde şehir Hastanesi ciddi zarar gördü. Tıbbi cihazlar da hakeza. Zaten zemin katı sürekli su altında, cihazlar balık gibi yüzme öğrenirken, tuttunuz hemen bitişiğine bir de Kadın Doğum Hastanesi inşaatı başlattınız!

Bereket versin terminal altına yapılan hastane inşaatı bitti de, yakında devreye girecek, o bizi kurtaracak, sizi de kurtarır mı, kurtarmaya yeter mi, varın onu da siz düşünün!

Siz milletin aklıyla dalga geçtiğiniz yetmiyormuş gibi, sağlığı ile de dalga mı geçiyorsunuz. Susalım mı, susturacak mısınız?

Boyun mu eğelim, yazmayalım mı, susalım mı, onu mu istiyorsunuz!

*

Biz elma demesini de biliriz, alma demesini de…

Bakın, savunma sanayinin kalbi Kahramanmaraş’ta atacak! Sevindirici haber. Savunma Sanayii Başkanlığının öncü şirketlerinden Türk Havacılık ve Uzay Sanayiinin (TUSAŞ) Kahramanmaraş’ta hayata geçirmeye hazırlandığı dev yatırımın 1 milyar Tl. olduğu söyleniyor.

500 kişilik istihdam sağlanacak.

Bu proje, bu yatırım Kahramanmaraş için bir kıvılcım niteliğinde. Herkes,  şehrimizin savunma sanayiinde Türkiye’ye önemli katkılar sunan bir şehir olacağına inanıyor iken, emeği geçenleri, katkı sunanları tebrik ederken, yazmayalım mı, onu mu istiyorsunuz!

*

Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel de olmasa bu şehirde, insanın yüzünü güldürecek, ferahlatacak, yarınına umut verecek aksiyon, hareket-bereket de duymayacaksınız.

Şehrin ihyası, inşaası noktasında gecesini gündüzüne katan, Kahramanmaraş’ı bir bütün olarak görüp, ilçeleri de kucaklayacak şekilde hizmet ağını genişleten Başkan Görgel, umut olmayı sürdürüyor.

İyi ki var!

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol