banner1524

Maraş’ın, sağlık camiasının tapusunu isteyecek değil herhalde!

Geçen hafta sonu, Tabip Odası Başkanı Lütfi Tiyekli, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanlarına getirdiği yeni yükümlülükler ve aile hekimlerinin zorlaşan çalışma şartlarıyla ilgili geniş kapsamlı bir basın açıklaması yaptı.

Başkan Lütfi Tiyekli, Sağlık Bakanlığı'nın sağlık çalışanlarına sunulan yeni ödemeler ve aile hekimlerinin zorlaşan çalışma koşullarıyla ilgili geniş özet bir basın açıklaması yaparken, sağlık sektöründeki mevcut düzenlemelerin, sağlık hizmetinin olumsuz bozulmasını ve sağlık çalışanlarını zora soktuğuna dair sert eleştirilerde bulundu.

Demek ki insan, mesleki ve sosyal sorumluluk mesele olunca, mülayim olamıyor, eleştirileri de zehir zemberek oluyor.

Başkan yalnız değildi elbette. Dr. Serkan Güçkıran Ayesen, Dr. Onur Tekşen, Dr. Tuğrul Sevim, Dr. Zehra Sevinç Cüce ve Dr. İsmail Demir'in de katıldığı toplantıda Sağlık Bakanlığı tarafından zorunlu hale getirilen “Hastalık Denetim Platformu” adlı istatistiklerle hekimlere uygulanan işlerin arttığına dikkat çekildi.

Bu yeni kullanım, sağlık çalışanlarının zorluklarını zorlaştırarak sağlık performansını düşürdüğünü ifade etti; "Hekimlerimiz, sağlığını korumak yerine, uzun saatler boyunca istatistiklere giriş yapmak zorunda kalacaklar" ifadesi yanında hekimlerin asli görevlerinden uzaklaştığını vurguladı.

Basın açıklamasında bazı gerçeklerle de yüzleştik. Bugün itibariyle bir çok aile hekimlikleri konteynerlerde hizmet veriyor. Ilıca başta tabi. Neden başta derseniz, 3 katlı, potansiyel hastane olmaya müsait binası varken, üstelik de sezonda misafir sayısı 30 binleri aşarken, bu sağlık turizminin önemli merkezinde hastane hayata geçirilemedi.

Birçok mücadeleye, geliş-gidişlere, yazışmalara ve söylemlere rağmen hayat bulmayınca, insanlar da ümidini kesti sanki.

*

Şerefoğlu, Önsen, Üngüt, Şirikçioğlu, Sarkarya, Elbistan 2. no.lu. Pazarcık 3. no.lu, Şeyhadil, ve Güneşevler’de aile hekimleri konteynerlerde hizmet verirken, soğuk, yağmurlu veya yazın bunaltıcı sıcağını düşünün, 21 metrekarelik konteynerlerdeki hizmet kalitesini siz düşünün. Allah o hekimlerin yardımcısı olsun.

Bir de, o kadar kalabalık. Bunun adı hizmet mi, işkence mi, adını siz koyun!

Sağlıkta çağ atlamak buysa, diğer yorumları etkili ve yetkili isimlere bırakıyorum.

*

Daha fazla yorum yazarsam maraza çıkar. Önemli değil de, acaba diyorum, o çok muhterem siyasilerimiz, başkanlarımız, bir gün Tabip Odasının kapısını çalıp da, ‘Gel bakalım Tabip Odası Başkanı ve arkadaşları, derdiniz nedir, bizden ne istiyorsunuz, sizin için yapabileceğimiz ne var, önerilerinizi söyleyin!’ dediler mi, merak ediyor insan.

Yok eğer halkın arasına inmekten, çarşı-pazar gezmekten, esnafın derdini dinlemekten, mahalle ziyaretlerinde vatandaşın talep ve ihtiyaçlarını tespit etmekten yorulup ‘onlar ayağımıza gelsin!’ diyorsanız, gelirler, ne olacak! Alışkın adamlar! 

Yoksa, ayakkabımız toz-çamur olur, bu havada soğukta kim çıkacak dışarı diye düşünüp, fakat ölmüş tavuk dürümü işyeri açılışına giderken iki ayak da ödünç alan siyasiler, şehrin en önemli ve kanayan sorunu haline gelen sağlıkla ilgili acaba istişareden niye kaçarlar!

*

Başkan Tiyekli ve arkadaşları bu şehrin insanı, Rusya’dan gelmediler, onların derdi de Maraş ve sistemli giden-işleyen bir sağlık sistemi. Yani insan odaklı, yani hizmet odaklı. Çok şey istiyorlarsa, kapatın kapıları, girmesinler içeri.

Sonra, Başkan Tiyekli dört yıldır bazı verilerin toplandığını ancak bu saklanan sağlık sisteminde herhangi bir fayda sağlamadığını belirterek, özellikle kayıtların ve verilerinin sigorta şirketleriyle paylaşılacağına dair iddiaların endişelerini büyüttüğünü söyledi, "Bu veriler ne saklanıyor ne de kamu sağlığına katkı sunuyor. Toplanan verilerden nasıl bir sonuç bekleniyor, açıklama yapılmalı" dedi ve Sağlık Bakanını Maraş’a davet ederek, durumu erinde incelemesini önerdi.

İlahi Başkan Tiyekli, sen de olmayacak duaya amin diyorsun birader! 

Bugün başlamak üzere hafta sonuna kadar işi bırakacaklar. Bu da hizmetlerin seviyesinin düşmesine ve vatandaşın mağdur olmasına neden olacak. Peki, olan kime olacak? Ben bilmem merkez bilir!  

*

Yazımı, merhum Abdürrahim Karakoç’un bir dörtlüğü ile bitirmek istiyorum;

Doktor benim derdim başka dert,

Ağrıyan yerimi sorma boşuna,

Yazdığın reçete değer mi zahmet

Kâğıtta kalemi yorma boşuna!

Son olarak, o gün toplantıda sordum, bir de buradan soruyorum, bünyesinde onlarca, yüzlerce belki de binlerce sağlık çalışanını (üye) barındıran ve sonu ….SEN ile biten sağlık sendikaları bu sorumlulukların neresinde?

Baktı, Ayşegül Aldinç’in ‘sorma…’ şarkısındaki ilk kelimeyi söyledi, arkasını getirmedi, ‘Anla işte Mehmet abi!’ der gibi yüzüme baktı.

Başka sorum yok hakim bey, pardon hekim bey!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol