Kurumları, aileyi, yönetimleri ayakta tutan çalışanlarıdır, o kurumun, o camianın personelleridir. Şayet personel titiz ise, şayet çalışanlar işine sadık ise, şayet içerdeki etkili ve yetkili kimsilere dirayetli, işlerine ve sorumluluklarına düşkün ise, o kurumun zirve yapmazı, tırmanışa geçmesi, hayata bulması kaçınılmazdır.
Çünkü çalışanlar işe alınırken, özellikle yaşanabilir kent için çaba sarf eden, bu kent içini yatırım ve istihdam yaratan, bu kent için katma değer yaratan kurumlar, birlikte çalışacakları seçerken çok dikkat etmek zorundadırlar.
Çünkü kurumu zirveye taşıyacak olan, yüceltecek olan, temsil edecek olan çalışanlardır, personellerdir, ücretlilerdir.
Çünkü onların hataları ve sevapları kurumun hanesine yazılır.
Artı veya eksi…
*
Bu bağlamda, kentin sosyo-ekonomik yapısına yön veren kurumlardan olan, üstelik de kentimizi bu anlamda başarı ile temsil eden Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı sayın Kemal Karaküçük, zaten bir karizma, bir marka…
Bu tescillenmiş bir şey.
Dış gezilerde, fuarlarda, uluslar arası platformlarda görmek, izlemek mümkün.
Başarısına, hitabetine, temsil yeteneğine söylenecek laf yok!
Üstelik de kendisi camiada, sosyal ve günlük yaşamda, çok sevilen sayılan, hatırı sayılan bir sima. Aldığı bayrağı yere düşürmeyen, emaneti koruyan, kollayan gerçek başkan.
Tabi, ağaç dalı ile gürler. Yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri sayesinde… Çünkü onlar olmazsa, onlar başkanın yanında bulunmaz ise, tek bir gül ile yaz gelmiyor maalesef!
Başarılar sayın Karakrüçük.
*
Dedim ya, ağaç dalı ile gürler. Kök sağlam ise, o ağaç da dal budak sardı ise, ona ağaç demeleri bu yüzdendir.
O ağaç meyve vermeye meyillidir, mecburdur. Üstelik de o alınan meyveler sağlıklı ve lezzetli olurlar.
Bu bakımdan… Bu kurumda çalışan, gayret eden, özveriyle koşuşturan çok değerli dostlarımız, kardeşlerimiz var.
Genel sekreterimiz İbrahim bey örneğin… O kadar beyefendi, üstelik de üretken bir kardeşimiz. Her zaman sempatik, her zaman saygılı.
Eyüp beyi de senelerdir tanıyoruz.
Sevecen, sempatik ve gülen yüzünü esirgemeyen dost.
Dilek hanım… Hanımefendiliğin kitabını yazan kardeşimiz. Nazik, saygılı.
Sümeyye diye bir kızımız başladı işe. İki ay kadar olmuş. Yeni olmasına rağmen işine vermiş kendini, basın bölümüne renk getirmiş. İyi ki gelmiş!
Ve Tülin hanım… Sekreterliğin ve hanımlığın danıskası. Oda’nın yüz akı… Senelerdir tanırım, odayı temsil ederken, nezaketi, asaleti elden bırakmayan bir kardeşimiz.
İyi ki var.
*
Tabi Mustafa’mız var. Oda’nın jokeri, her şeyi… Adeta hizmet için yaratılmış bir genç yetenek. Onsuz bir oda düşünemem.
Allah esirgesin!
Muhasebede dostlarım, kardeşlerim var.
Hepsi de iyi niyetli, hepsi de candan insanlar. Başkanlarını mahcup etmemek içini özveriyle çalışan, gülen yüzlü dostlar. Tabi isimlerini unuttuğum, sayamadığım gerçek emekci, gerçek dostlar da var, bine mazur görsünler. Onları da yukarıda sıraladığım övgü dolu sözlerin içine katıyorum.
Sizleri seviyoruz.
İyi ki varsınız. İyi ki sizleri tanıyorum.