Bunu Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Fatih Mehmet Erkoç gerçekleştirdi.
Helal olsun!
*
Neydi o hengame, o kargaşa, o kavgalar, o yolcu kapmak için birbirini ezercesine ralliye çıkmış gibi sür’at yapmalar.
Ne kılık var, ne disiplin, ne de ciddiyet. Müzikleri de karakterlerine yansıyınca, vatandaşı, yani yolcuları azarlayan tavırlar, artık bu şehirde toplum taşımaya ayar vermenin gerekliliğini ortaya koyuyordu.
Halk otobüsleri farklı mıydı sanki…
65 yaşlıları görünce öcü görmüş gibi olan sürücüleri ya da sahipleri, kendileri gibi miadı dolmuş, kırık-dökük araçlarla sefere çıkarken, zaten bir gün ‘Allaha şükür, kazanıyoruz’ dediklerini duymadım da, hep ağladılar, hep şikâyet ettiler, hep isyan bayraklarını çektiler.
*
Şimdi çarşıda, pazarda, caddede ve sokak aralarında artık tek-tük dolmuşlara rastlıyorum. Çoğu çekildi piyasadan, trafikten. Ha, şimdi burada akıllı düşünmek lazım, bu dolmuş şoförleri, (zaten minibüsçüler odası hiçbir zaman dolmuşçu esnafının arkasında olmadı. Kendisini siyasete enjekte edince, gıkı çıkmadı) bu saatten sonra ne yapacaklar.
Çoğu durak sahibi idi ve dolmuşlara servet harcamışlardı. Bankalara borçları vardı. Sanayi esnafına gırtlaklarına kadar borçlu dolmuş şoförleri ne yapacaklar bu saatten sonra… Ya kahveye gidip vakit öldürecekler, ya da gayri meşru yollara sapacaklar (Allah korusun) ya da evde oturup hanımla dır-dır edeceklerdi.
*
Bu insanları mağdur etmemek lazım. Onları değerlendirmek, aldıkları, alacakları otobüslere işe alıp, hayata tutunmalarını sağlamak gerekiyor.
Onlara da yazık!
Neyse… Artık o kırık dökük, trafiğe çıkması dahi tehlikeli olan dolmuşların ömrü bugün sona eriyor. Bugünden itibaren trafikte yoklar. Zaten çekilmişlerdi, birkaç tane kalmıştı, yarın onlar da olmayacak yollarda.
Artık halk otobüsleri toplu taşımanın kralı olacaklar. Büyükşehir Belediye otobüsleri ile yolcu taşırken, artık hız yapamayacaklar, daha dikkatli davranacaklar, durak harici indirme-bindirme yapamayacaklar, eh artık vatandaşlar da sokak aralarında, kapılarının önünde dolmuşa binmek yerine, zahmet edip birkaç adım duraklara kadar gelecekler, toplu taşıma araçlarına binecekler.
Zahmet olmazsa tabi…
*
Söylendiğine göre 350’ye yakın halk otobüsü trafikte olacak. İnşallah o dolmuşlarını satan şoförler veya dolmuş sahipleri, bu imkândan yararlanırlar, mağdur olmazlar, perişanlık çekmezler, borçlarını düşünerek hasta olmazlar.
Onları da korumak kollamak gerekiyor.
Neticede ev geçindiriyorlar, ailelerine karşı sorumlulukları var.
Neyse… Dolmuşlar artık tarihten silinirken, ayar verilen toplu taşıma sistemi inşallah sürücülere, araç sahiplerine faydalı olur.
*
Bir de kâhyalar var. Önem arzeden duraklarda, gerek dolmuşçulara, gerekse halk otobüslerine ve yolculara yardımcı olan, hizmet eden kâhyaların akıbeti ne olacak?
Onlar da yolcuların selameti, rahatı için çalıştılar bugüne kadar. Seslendiler, terlediler, üşüdüler. Ne için, tabi ki üç beş kuruş için de, vatandaşların iyiliği için en çok. Bu insanlarında işe alınarak, bir şekilde değerlendirilmesi, mağduriyetlerinin önlenmesi gerekiyor ki, bu da belediyelere düşer.
*
Son söz, kazanamadıklarından şikâyet eden halk otobüsleri, inşallah ve umarım çok değil 3 ay sonra düşünmek bile istemesem dahi patırdamaya, dökülmeye ve sızlanmaya başlamazlar. Çünkü 65 yaş ve üzeri yolcuların ücretsiz binmesi, onların mağduriyetlerini artırıyor.
Bir çözüm, acilen bir çözüm gerekiyor!