banner1524

Yoooo, bu ne bir ahiret sorusu, ne de üniversite sınav sorusu…

Güncel bir hadise…

Okuyun, bana da hak vereceksiniz.

Çünkü Ahmet Hakan yazmış, benim kafam kel mi dedim, iki satır da ben çiziktireyim istedim.

*

General’in biri içerde, tutuklu. Eşi ziyaret ediyor kendisini. Cezaevi ziyareti sırasında, “Ben hamileyim, x-ray cihazından geçemem!” diyor.

Bunun üzerine oradaki görevlilerin aklına hemen “Kocası burada iki yıldır tutuklu, nasıl hamile kalır?” sorusu geliyor ve bu ‘büyük olayı’ hemen duyuruyorlar basına…

Basına da malzeme lazım ya, balıklama dalıyorlar. Özellikle yandaş olanlar… Onlar da gazeteleriyle tepiniyorlar, takla atıyorlar, televizyonları ile de mükemmel haberin(!) üstüne balıklama dalıyorlar.

Basın özgürlüğü var ya,  aklına esen yazıyor, haber yapıyor. Ailelerin moral – motivasyonu ve bozulan psikolojisini düşünen yok. Özel yaşam, aile mahremiyeti, aile sırlarının gizliliği sizlere ömür zaten!

Sorarım, bugünkü basının dünkülerden, eleştirdikleri o geçmiş sansürcü basından ne farkı var?

*

Neyse… Biz hikâyemize devam edelim.

Tutuklu generalin hamile eşinin fotoğraflarını yayınlıyorlar. Gazeteciler ya… “Nasıl oldu da hamile kalır!” tarzı yeryüzünün en mahrem sorusunu kusuyorlar, puskuruyorlar adeta. General açıklama yapmak zorunda kalıyor. İçerdeyken… “Hastanede kalıyordum, eşim refakatçiydi…” açıklaması ile ‘nasıl hamile kaldı’ şeklindeki o utanç sorusuna cevap veriyor.

Neticeye bakacak olursanız, tutuklu general, eşini refakatçi olduğu sırada eşini hamile bıraktığı için hücre cezasına çarptırılıyor.

İmralı’da yatan teröristbaşına her türlü rahatlık, ferahlık ve sosyal yaşam imkânı sağlanır, el üstünde tutulurken, tutuklu generalin ve eşinin başına gelenlere, yazılanlara bakar mısınız, hangi akla, hangi vicdana sığar söyler misiniz?

*

Düşene vurulur mu, vurulmaz!

Bizim kitabımızda, geleneğimizde, kültürümüzde yok bu.

Aman diyene kılıç, el kalkar mı, tabi ki hayır! Bizim töremizde, bizim inançlarımızda, bizim ahlak anlayışımızda yok bu dedikleriniz.

Daha bu meselede söylenecek çok kelime var da, yerim dar, yerim…

*

Yazıyı bir fıkra ile kapatalım da, maraza çıkmasın!

Öğrenci sabahleyin okula geç gelmiş, sınıf öğretmeni merak edip sormuş;

“Hayırdır evladım, sen hiç geç gelmezdin, ne oldu?”

Öğrenci yarı sevinçli, yarı mahcup;

“Bir bebeğimiz oldu öğretmenim, o sebepten ötürü geç geldim!” demiş.

Öğretmen;

“Bildiğim kadarı ile baban 10 senedir yurt dışında, nasıl oluyor da bebeğiniz oluyor, anlamadım!” deyince, çocuk şu cevabı veriyor;

“Öğretmenim, babam ara sıra anneme telefon açar, mektup yazardı…”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527