Ünal Ateş diye biri…

08 Mart 2014, 08:36

3349 kez okundu.

Senelerdir tanırım. Mesleğini bilemem de, siyasetine kefilim. Hitabetine, ikna yeteneğine, bilgi-birikim ve donanımına. Ulusal ve Türkiye gerçekleri yanında, mahalli sorunları su gibi ezberleyen birisi için, son günlerde parlayan yıldız gibi, gittiği yeri aydınlatıyor demek doğru olur mu bilemem de, bana sorsanız, “30 Mart’ta oy verir misin?” deseniz, tek kelime ile cevap veririm, “hayır!”

Oy verip vermemek önemli değil. Mesele de bu değil zaten. Kimsenin oyuna ambargo konamaz. Herkesin oyu kendine. Sandığa gittiğinde, elini vicdanına koyar, kalbinin sesini dinler, canı kimi istiyorsa, kimi kendine en yakın hissediyorsa, kimin hizmet edeceğine inanıyorsa, ya da inançları, beklentileri, bir yerlerden gelecek talimatları, çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket edecek, götürüp evet mührünü vuracak.

Bir yere gidiyoruz, Ünal Ateş’i dinliyoruz. Klasik söylemlerden uzak, bildik cümleleri diline dolamadan, öyle ilginç, öyle dikkat çekici, öyle çarpıcı açıklamalar yapıyor ki, insanın dili tutuluyor sanki. Konuşma sırası ona gelince, herkes pür dikkat kesiliyor. Çünkü farklı birisi. Lideri üzerinden siyaset yaptığını, insanlara genel başkanını anlattığını duymadım. Kendisi ve partisi öne çıkıyor her karede. Ve tabi ki projeleri…

Dersine harika çalışmış talebe gibi. Gittiği yerde, insanlara seslenirken, oy vermeyen veya vermeyi düşünmeyenlerin bile oy veresi geliyor.

Bunları dostlarımla paylaşırken, TSO’da basına ilişkin söylediklerini çarpıyorlar suratıma ki, onu tasvip etmediğimi daha önce bu köşede dile getirdim. Etik değildi.

Kendi ölçeğinde belki haklıydı ama, o cümleler yeri değildi. Basını karşısına almak yerine, yanına almayı başarabilirse, ki bunu idrak edecek anlayış var, çıtayı daha da yükseltecektir, bundan kuşkum yok! Yeri ve zamanı geldiğinde frene basmayı bilmezseniz kendinizi uçurumda bulursunuz!

Hadi gerçekçi olalım. Büyükşehir belediye başkanı olabilme şansı var mı, tabi ki yok. Bunu kendisi de biliyor. Ancak ilerleyen dönemlerde, farklı beklentileri için zemin ve altyapı hazırlıyor ki, bu da siyasete gönül veren herkesin en tabi hakkı.

Genel seçimlere şunun şurasında ne kaldı ki, tabi ki her siyasetçi gibi, o da gelecek içini yatırım yapacak, bunda ayıplanacak, kınanacak bir durum yokken, gittiği yerde anlattığı projeler öyle uçuk kaçık şeyler olmadı.

Elle tutulur, gözle görülür şeylerdi.

Lakin, mevcut OSB yerini değiştirmeye kalkışması, bunu sanayi odasında dile getirmesi tepki görmedi desem yalan olur. Ki kendisi de bu tepkiyi ve resti görmüştü. Gerçek de olsa bazı şeyleri dile getirirken yeri ve zamanı çok iyi tayin etmek, seçmek gerekiyordu.

Siyaset hataları kabul etmiyordu.

Siyasetin tarifi çok. Hastalık gibi, bulaştı mı, bırakamıyorsunuz, virüs gibi diyorlar da, ben yazmak istemedim. Tedavisi var mı diye sorarsanız, tabi ki yok.

Yine söylüyorum, halen üç Büyükşehir belediye başkan adayı var, ekrana çıksınlar, canlı yayında tartışsınlar, Ünal Ateş’in eline su dökecek babayiğit bulunmadığını, bulunamayacağını daha önce de yazdım.

Bugünkü fotoğrafta, büyükşehirde AK Parti ile MHP kapışıyor. Kabul etmek gerekirse, CHP bu karede yok. Ama oylarını artırır, çıtayı yükseltir. Bunu da Ünal Ateş’e borçlu olacaklar.

Tabi her partinin, adaylarının gönlünde aslan yatıyor. Yani iktidar olmak. Ancak dikkat ediyorum, iktidarsız adamlara bile iktidardan söz ediyor günümüzde. Olmayacak duaya amin der gibi.. Lakin yukarıda da söyledim, Ateş farklı. Ateş gibi tıpkı. Hareketleri enerji dolu. Söylemleri de öyle.

Şimdi… 17 Mart’ta Başbakan sayın Erdoğan gelecek. Halka hitap edecek. Tabi dengeler değişecek. Başbakan sayın Erdoğan’ın gelişi, AK Partiyi 1-0 öne geçirecek mi, rakipleri karşısında farka mı giderler, MHP’nin de eli armut toplamayacağına göre, onlar da cephede kendi silahları ile siyasi savaşta ön cephede yer alırlar mı, göreceğiz.

Lafı uzatmadan… Ünal Ateş’in aktif siyasette aktif rol alması, bazılarını rahatsız etti, fincancı katırlarını ürküttü. Siyasi tabirle, ”Maraş’ı Ateş bastı!”