Değiyor mu? Kadere, isyana, kedere, ihanete?
Kişilerin yaşam süresine, kalitesine göre farklı yorumlar getirse de, hayatın yükü ağır. Yok sayıp, ciddiye almayıp, boş verip ‘üzüldüğün şeye bak!’ diyor muyuz ara sıra, bilmiyorum.
‘Aşk rüyadır çoğu zaman olduğu gibi bırak, bir tek sen misin ayrılan, üzüldüğün şeye bak!’ dizeleri ile başlayan şarkıların arkadaşı, kankasıdır şiirler.
Her şarkı, her şiir yaşanmışlıkları anlatır. Bazıları ‘yazsam hayatım roman’ der, bazıları da yaşadıklarını şiirlere döker. Siz roman niyetine okusanız da olur.
Aşağıdaki şiirim de bunlardan biri. İçinde hüzün var, acı var, kahır var, sitem var. Kime mi, belki hayata, belki de birine, birilerine.
Öyle işte!
*
Sanmayın dostlarım çok mutluyum!
Her günüm bir günümden beter
Ağlayan yüzüm yüreğimden beter!
Zannetmesin dostlarım sızılarım biter
Bir hapishanede keşke sayılı günlerim olsaydı
Sayılı günler tez geçerdi
Ne hanlar, ne köşkler, inanın gözüm yok
Sanmayın ki çok mutluyum
Her günüm bir günümden beter
Sanmayın ki yaşıyorum!
Umutsuz bir halde çaresizliğin içindeyim
Bakan gözlerim sanmayın ki gülüyor
Bilin ki yine ağlıyor,
Dinmeyecek gözyaşlarımı yine siliyorum.
Baktığım her yerde çaresizliği yaşıyorum
Ben niye yaşıyorum ki anlamıyorum,
Bir sevenim yok, bir ümidim yok
Ellerimden tutan yok
Kahrolsun ki ben yine yaşıyorum!