banner1524

Ya da gittiğine gideceğine bin pişman olduğu gibi, bir de öldüresiye dayakla karşı karşıya mı kalacak? Hak aramak ne zaman suç oldu?

Şimdi Kahramanmaraş, bir vatandaşa yapılan darbı, atılan meydan dayağını konuşuyor; “Olacak şey değil, şikayet için karakola gitmek suç mu, polis ne için var, suçluyu yakalayacağı yerde mağduru ölesiye dövüyor, adalet bunun neresinde?” diye isyan ederken, bir polis memurunun ayağının, bir polis memurunun da burnunun kırılması yanında, vatandaşa yapılan kötü muamele, bugünlerde kentin gündemini meşgul ediyor.

Bizi arayan dostlar, olayın dehşetini ve vahametini gözler önüne sererken, edinilen bilgilere göre, Burak Hançerkıran, trafikte yaşadığı tartışmanın ardından darp edildiği gerekçesiyle Şehit Polis Murat Örümcek Polis Merkezi Amirliği'ne gelerek şikâyetçi olmak istedi. Vatandaşın iddiasına göre, karakolda görevli polis "Bunun için mi şikayete geldin" diyerek Hançerkıran'ın şikayetini pek dikkate almadı. Dikkat edin, bir vatandaş yolda çevriliyor, dövülüyor, karakola gelip şikâyet ediyor, suçlu muamelesi görüyor.

Şikâyetin kriterini demek polis belirliyor. Korumak ve kollamak varken, mağdura yapılana bakar mısınız? Huzuru sağlamak için görevli olan emniyet mensupları, huzursuzluk çıkartıyor.

*

Bunun üzerine Hançerkıran ve polisler arasında tartışma yaşanıyor. Daha sonra amcası Bilal ve kardeşi Ökkeş Hançerkıran'ı arayan Burak Hançerkıran, yakınlarından karakola gelmesini istiyor.  Bilal ve Ökkeş'in de karakola gelmesinin ardından tartışma daha da büyür. Kendilerine yumruk atan şahsın yakalanmasını isteyen vatandaşlar ile polis memurlarının tartışması kavgaya dönüşür.

Mağdursun, ezilmişsin, hakkını arıyorsun, lakin olana bakar mısınız! Devam edelim;

Karakolun bahçesine kadar süren kavgada Bilal, Ökkeş ve Burak Hançerkıran, darp edilip, biber gazı kullanılarak etkisiz hale getiriliyor. Sanki Gezi Parkı eylemi… Sanki Kızılay’da yasa dışı eylem var. Bazı görgü tanıklarının ifadesine göre 3 kişi, karakol içerisine götürüldükten sonra da darp edilmeye devam ediliyor. Hançerkıran ailesi kendilerine orantısız güç kullanıldığını ifade ederken, emniyet kaynaklarından edinilen bilgilere göre, müdahalenin karşı tarafın saldırısı sonucunda yapıldığı ifade ediliyor. Tabi kimse ayranım ekşi demiyor.

*

Olayda ayağı ve burnu kırılan polisler ve vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralanan Burak, Bilal ve Ökkeş Hançerkıran, hastanelere kaldırılarak tedavi altına alınırken, yakınlarının darp edildiğini öğrenen Hançerkıran ailesi ile polis arasında hastanede de kısa süreli tartışma yaşanır.

Polis müdahalesiyle yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar oluşan Bilal Hançerkıran, kendilerine hakaret edilip, orantısız şekilde güç kullanıldığını ileri sürdü. Karakola giden yeğenine refakat etmek için polis merkezine geldiğini belirten Hançerkıran, şunları söyler;  

"Yeğenim şikayette bulunmak için karakola gitmiş. Biz de 'ne oldu' diyerek karakola gittik. Yeğenim trafikte darp edildiği için darp raporu alarak, karakola ifade vermeye gelmiş. Biz de onun yanına refakatçi olarak geldik. Oradaki arkadaşlar 'size mi soracağız, siz kimsiniz. Size cevap vermek zorunda değiliz. Çıkın dışarı' dediler, sonra da küfrederek bizi darp ettiler. Kamera kayıtları vardır. Oradaki vatandaşlar da görmüştür. Biz orada polise niye mukavemet gösterelim. Biz 2 kişiyiz, polis 8 kişi. Coplarla, ayakkabılarıyla yüzüme vurarak, elimi kelepçeleyip, kafama vurarak darp ettiler."

Olayı anlatan baba Ayhan Hançerkıran ise trafikte darp edilen oğlunun şikayetçi olmak için karakola geldiğinde böyle bir muameleye maruz kaldığını öne sürdü. Yaşananları anlatan Hançerkıran, şunları söyler;  "Oğlum da bu şekilde darp edildiğinden en yakın karakola geliyor ve şikayetçi olmak istiyor. Konuyu anlatınca polis arkadaşlar ortaya alıyorlar. Ondan sonra oğlum amcasını ve küçük kardeşini arıyor. Karakola geliyorlar. Üçünü bir çarşı karakolu dediğimiz merkezdeki karakolun bahçesinde, oradaki tüm polisler onları araya alarak görgü şahitleri huzurunda darp ediyorlar. Daha sonra da görgü şahitlerinin ifadesine göre içeri alınıp, büyük bir ihtimalle kamerasız bir oda da başlarını mermerlere sürerek dövüyorlar. Daha sonra 2 saat birini, 3 saat birini bekletip hastaneye götürüyorlar. Olayın başında 'bunun için mi geliyorsun, hepsi bu mu' deniliyor. Oğlum da kendini savunması için birtakım şeyler söylemiştir. O suçlu da hala yakalanmadı. Olaydan 5-6 saat geçiyor hala yakalanmadı. İlgilenen de yok. Ben bir babası olarak oğlumu gördüğüm de tekrar karakola götürüyorlar dedi ve avukatlarımı talep ettim. Oğlumla görüşebilir miyim diye karakola geldiğimde bir polis, 'oğlun kim' dedi. Ben kim olduğunu söyleyince 'seni de mi ezelim' diyen bir polis memuruyla karşılaştım. Böyle bir olay yaşayan herhangi bir insan duygulanır mı, asabileşir mi, sakinleşir mi bilemiyorum."

Kepazelik, rezillik diz boyu!

*

Kavga, darp ve hastaneden sonra işin içine bürokratlar ve siyasiler girer. Tabi ortalık karışır. Belki de özür dilemek için hastaneye gelen polisler, doktorlar tarafından içeri alınmazlar.

Ortaya çıkan manzara şu; biz vatandaş olarak polisimize güveniriz. Saygı duyarız.

Lakin hakkını arayan bir vatandaşa yapılan muamele çok çirkin, çok yakışıksız.

Ne demek biber gazı sıkmak, ne d emek kelepçe takmak, ne demek darp edip, ağzını burnunu dağıtmak. Bilal Hançerkıran’ın resmini gördüm, bakmaya yüreğim kaldırmadı.

Polisin bu kadar orantısız güç kullanması doğru muydu?

Emniyet Müdürü Metin Aşık, acaba orantısız güç kullanan, hakkını aramak için gelen vatandaşı koruyacağı yerde, Hançerkıran ailesini içerde ve dışarıda döverek hastanelik etmesi, acaba hangi insani kitapta yazıyor, hangi görev alanı sınırları içinde bulunuyor.

Hançerkıran ailesine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527