banner1524
 Geçen hafta, tüm dünyada, Türkiye’de olduğu kadar, Kahramanmaraş’ta da 1 Nisan şakaları aldı başını gitti. Soğuk, sevimsiz espriler, ti’ye alamalar, sözüm ona güya şaka…

Meğer bizim millet de birbirine şaka yapmak için 1 Nisan’ı beklermiş.  Kimi kaldırır, kimi kaldıramaz, o başka. Bazıları şakanın dozunu kaçırır, kamuoyunda bildiğimiz ‘eşek şakası’na götürürse işi, o zaman şakanın da cılkı çıkmış oluyor ki, kimse istemez.

Ama yerinde,  dozunda olursa, eyvallah!

Duyarsınız, okursunuz da, ‘olmaz bu kadar da, yok artık’ dediğiniz, dedirten ve diyebileceğiniz şakalarla zaman zaman çok karşılaşmışsınızdır. Resmini gördüm gazetelerde, bir köyün girişine tabela asılmış, ‘bu köyde şaka yapmak yasak!’ diye. Ki dinleyecekse artık!

İşte bunlardan bir kaçı…

*

Anadolu’da bir camide sela verilir. Ölen kişi çarşıda alış-veriş için dolaşırken, kendi selasının verildiğini duyar ve neye uğradığını şaşırır.

Koşarak camiye gidip, bu şakayı kimlerin yaptığını öğrenir. Şakayı planlayanlar ise adamın hayırlı arkadaşları çıkar.

Nasıl arkadaş ise…

*

Sivri zekâlı bir öğrenci, arkadaşlarına öyle bir şaka hazırlar ki, örnek türden. Kremalı bisküvi paketini büyük bir incelikle açıp, bisküvilerin arasındaki kremayı çıkardıktan sonra, bir tüp diş macununu bisküvilerin arasına sıkar. Macunlu bisküvi elde edip bunu tekrara paketler.

Ertesi gün de 1 Nisan’dır. Sınıfa elinde bisküvi paketi ile giren çocuk, tüm arkadaşlarına bisküvi ikram eder. Aradan 30 saniye geçtikten sonra arkadaşlarından dayak yememek için kaçmaya çalışır ama gene de kurtulamaz.

Tam bir eşek şakası…

*

Bıldır bu zaman. Yine günlerden 1 Nisan. Şakacı bir meslektaşım, hısımım, benim öldüğümü sosyal medyada paylaşınca, akşama kadar telefonlarım susmadı.

Düşünün, haber aynen şöyle; ‘Gazeteci Mehmet Fiskeci öldü…’

Tabi haberi duyanların kimi üzüldü, kimi sevindi. Bizi seven kadar da sevmeyenlerin de çıkabileceğin bildiğimiz için, sadece gülümsemekle yetindim, arkadaşlarım, yakınlarım da duyunca, ‘Boş ver, ömrün uzamış…’ demekle yetindiler.

Ama o gün yaşadığımı, ölmediğimi anlatana kadar alnımın damarı çatladı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527