Öneriler kuşkusuz hep yapıcı olmuşlardır. Olmalıdırlar da… Yakıcı, bitirici, mahvedici, kırıcı, yok edici öneriler sadece sahibine zarar verir neticede. Çünkü yeri ve zamanı geldiğinde, o öneriler ayağına dolaşır, kendisini bitirir.
Bir başka konuya gireyim de, vekillerin ruh sağlını sonra düşünürüz.
Dün gece haberleri izliyorum, vekillere kıyak üstüne kıyak!
Sanki İsmail Kıyak ile akrabalıkları var, maşallahları var, imtiyazlar, kıyaklar, dokunulmazlıklar gırla…
Kırmızı ışıkta geçseler bile ceza yemeyecekler.
Komutanların bir adım önünde olacaklar.
Ceza meza yemeyecekler.
*
Ulan ne şanssız adamım be, bir vekil olamadık şu dar-ı dünyada. Yaş oldu bilmem kaç, bir dokunulmazlık zırhına bürünemedik, bir imtiyazlı sınıfına atlayamadık.
Kaderin gözü kör olsun!
Aslında anlatmayacaktım, baktım tam sırası. Anlatayım da içimde kalmasın!
*
Yaklaşık 2 ay kadar önce, AK Parti Milletvekili sayın Dt.Sıtkı Güvenç ile Ankara’ya gidiyoruz. Özel aracı ile.
Arabayı kullanan sayın vekilin danışmanı, Ökkeş bey…
Sevgili Güvenç yola çıkmadan şunu söyledi, “Mehmet abi, ben yola giderken, arka tarafta rahat edemiyorum. Gel arkaya sen geç, ben önde oturacağım!”
Tamam dedik.
Vekile hayır demek ne haddimize. Gülüştük ve arka tarafa oturduk. Makama yani.
Sohbet ederek, şakalaşarak, gündemi konuşarak, yola revan olduk, tam Andırın yol ayrımını geçmiştik ki, omuzu kalabalık bir jandarma başçavuşu yolumuzu çevirdi. Rutin arama..
Durduk…
*
Beyefendi şoförümüz Ökkeş, aracın vekil aracı olduğunu gösterene meclis belgesini uzattı, jandarma başçavuşu, aracın arka tarafında oturan bendenize doğru eğilerek, “sayın vekilim, iyi yolculuklar!” dedi.
Hep birlikte gülmekten yerlere yıkılıyoruz.
Hoşgörüsüne sığındığımız sayın Vekil Güvenç, latife olsun diye, “Mehmet abi, forsundan istifade ettik!” demez mi.
İkimiz de seyir halindeki aracın içinde gülme krizine giriyoruz.
NOT: Editör, şehir dışından döndü, yani kürkçü dükkanında…