banner1524
  

Bir dostun sayfasında gördüm, “Ya sırtımıza alıp taşıyoruz ya da ayağımızın altında çiğniyoruz. Bir türlü öğrenemedik yana yana yürümeyi”

E haklı adam. Sanki bizi tarif etmiş, sanki bizi irdelemiş, sanki bizi anlatmış.

Sevgili dostum.

Boğazımıza düşkünüz Allah için. Yemek deyince akan sular durur. Durur da…

Biz yan yanayı severiz de, (kimileri de eli böğründe diyor) yana yana yürümekten nefret ederiz.

Ortak ortağıyla yana yana yürümüyor.

Kardeş kardeşi ile yan yana yürünmüyor.

Baba evladı ile yan yana yürümüyor.

Bırakın baba evladı, eşler dahi yana yana yemeyi seviyorlar da, yan yana yürümekten imtina ediyorlar.

*

Siyasete gelince…

Aynı partiye gönül vermiş, aynı davaya inanmış, aynı renklere ümit ve bel bağlamış, aynı lidere sevgi beslemiş, aynı takıma hayran siyasetçiler bile birbirinin gözünü oymak varken dahi, yan yana yürümüyor iken, sen hangi yürümekten söz ediyorsun be aziz dostum.

*

Biz dostluğun, arkadaşlığın, birlik ve beraberliğin ancak lafını severiz. Bizim her işimiz el görgülük.

Her işimiz numunelik. Her işimiz başkalarına şirin görünmek, her işimiz tribüne oynamak, her işimiz başkalarına göre dizayn edilmiş, ayarlanmış. Orucumuz, namazımız, kişisel ya da toplumsal ilişkilerimiz, gittiğimiz umre ve Hac’lar, gülücüklerimiz, sırıtmalarımız, selamlarımız…

Göstermelik sevgi sözcüklerimiz bile…

Önce samimi olmayı öğrensek iyi olacak! 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527