Candaş medyanın er’i olmayı yeğ tutan bir zihniyeti özümseyenlerin, övgüyü de, yergiyi de tozunda tutması lazım.
Yoksa çuvallar, faka basar, karizmayı çizdirir!
Ayarı bileceksin.
Ayarı bozukları iyi seçeceksin.
Sana ayar vermeye çalışanları iyi tahlil edeceksin!
*
İnsan birini sever, birilerine acayip derecede sempati besler, bazı hisler besleyebilir. Bu doğal ve olması gereken şeyler.
Lakin, birine, birilerine körü körüne itaat ederseniz, boyunduruk altında kalırsanız, kişiliğinizi bulamayacağınız gibi kişiliğinizden de taviz verme vaktinin geldiğini bilmeniz gerek.
Kişiliksiz kişi olarak anılırsınız toplumda.
Kimliksiz, ruhsuz, yakışıksız…
Hele bir de borç aldıysanız, mecbur ve mahkûm yaşamanın ipini boynunuza geçirmişsiniz demektir.
Artık demir değil, emir alma vakti gelmiştir sizin için.
*
Ünvanınız, omzunuzdaki apoletinizin kaç yıldızı olursa olsun, yangın mahalline su taşımak yerine, kaçmayı tercih ettiniz diyelim.
Ya da benzin döktünüz, bilerek ya da bilmeyerek.
Bedelini ödeyeceksiniz.
Kimse sizin yanlışlıkla, bilmeden benzin getirdiğinizi bilmez, herkes önyargılı davranır ve konuşur ki, bu da size zarar verir.
Zaten o saatten sonra itibar mitibar kalmamıştır sizin adınıza.
Çevreniz daralmıştır.
Halka da öyle..
*
Halka daralınca, boynunuza bir de tasma geçirirler ki, bu sizin bittiğinizin resmidir.
Tuttuğu yere götürürler sizi, yok diyemezsiniz, itiraz edemezsiniz, önünüze ne konsa yeme gibi mecburiyet içinde olduğunuz için, iki ayaklı yerine dört ayaklı insan muamelesine maruz kalırsınız ki, daha sonra ailenizde bile size insan diyen kalmayacak.
*
O açıdan…
Diyorum ve özetliyorum; yandaş medyanın apoletsiz generali olmaktansa, candaş medyanın er’i olmak daha evladır.
Ha, bu benimki bir tavsiye, bir öneri.
Tercih sizin!