Öne Çıkanlar YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI MESAJI… AYŞE KAZLI Göksun 38. Karakucak Güreş Festivali İptal Edildi BUZ PİSTİNDE FIRTINA GİBİ ESTİLER PEYGAMBER EFENDİMİZE BİTMEYEN SEVGİ

Bu haber kez okundu.

  12 ŞUBAT VE  KURTULUŞUN RUHUNU YAŞAMAK
           Bu dörtlüğüm beni geçmişin kurtuluş bayramlarına (12 Şubat kurtuluş) götürür. Kurtuluş savaşımızda 22gün ve gecenin ardından verilen mücadelede, hürriyet yolunda şafağın ilk söktüğü yerdir Kahramanmaraş.

      Asil bir destanın öyküsü yazılırken Ahır dağlarında, Maraş çetelerinin kartal pençeleri süzülüyordu işgalin üstüne. Çetindi Maraşlı için o günler. Cepkenlerin sırmalarına, oyalı mendillere bu kez kan damlamıştı. O kınalı ellerde nakış yerine kurtuluş mücadelesinin resmi işleniyordu gergeflerde.

     Kundağındaki küçük Ökkeş'in elleri artık babasına uzanamıyordu, ersiz kalan taze gelinler ve edesiz kalan ahşap evlerden onurlu mücadelenin dumanı tütüyordu.

  Sabretti, yılmadı Kahramanmaraşlı!  Ama Maraş Kalesinde Ay Yıldızlı Bayrağını göremeyince, işte o Cuma Maraşlının sabrı zafere haykırdı. Edelere Ulu Camii yetmedi sabrın taştığı gibi. Dinine ve Bayrağına düşen bu kara gölge karşısında minberden gelen haykırış bir top gürlemesine dönüşmüştü.

   Bayrak ve vatan için ölmeye hazırdı Kahramanmaraşlı ve öylede yaptı. Esaret altında Cuma namazı kılınamazdı. 21 Ocak 1920 Çarşamba günü başlayan direniş, 22 gün 22 gece süren Kahramanmaraş Kurtuluş Savaşı 12 Şubat 1920 günü sabah namazı sularında resmen sona erdi. Artık savaş bitmişti. Bütün Kahramanmaraşlılar ve civar köylerden gelen binlerce vatansever,  sabahın erken saatlerinde şehrin merkezine toplanarak, sevinç gözyaşları içinde birbirlerine sarıldılar.  Bu savaş kazanılmıştı. Kurtuluş Savaşında ilk destanı Kahramanmaraşlılar yazmıştır.                                               

Bu ruhla çoluk çocuk, her Maraşlı bir Sütçü İmam ve Abdal Halil Ağa olur kurtuluş günlerinde. Kurtuluşun ayrıntılarına girmiyorum, çünkü herkes iyi bilir.

         Eski kurtuluş bayramlarının ruhuna uzanıyorum: Çocukluğumuzda Kurtuluş bayramı gelmeden önce içimizde Şubat beyazlığındaki heyecanımız gittikçe artardı.

       Çete elbiselerimizi önce ruhumuza giydirirdik ve bayramlarda daha manalı olurdu.  Her mahalleden çete gurupları şehrin caddelerinde dolaşır, Abdal Halil Ağanın davulunun hiç susmayan sesi gümbür gümbür içimizi doldururdu.

       Özellikle köylerde çete bayramının hazırlığı bir ay öncesinden başlardı. Şehir’e bir hafta öncesinden gelir, kimisi akrabasının yanında, kimisi otellerde kalırdı. Kurtuluşun coşkusu şehirlisiyle köylüsüyle birlikte kutlanırdı.

     Geçenlerde gençlerle sohbet ettiğimizde, gençlerin içinde kurtuluşun ruhunu fazlasıyla hissetim. Ancak onlar biraz dertli; şunları söylüyorlardı ”bizler çete elbiselerimizi giyip, mahalleleri temsilen, davul zurna eşliğinde caddelerde bu ruhu yaşamak,yaşatmak istiyoruz, ama bize önderlik yapan yok abi” dediklerinde buruklaştım, bu işin resmi yönü artınca, acaba halkı unuttuk mu?

Kent meydanlarında billboardlarda halka duyurulmaya başlandı, hadi bu da güzel ama bu kentin tarihçileri nerede, onların isimlerini bu ilan panolarında göremiyoruz. Bu kentin yaşayan tarihçisine, yaşayan şairine ve kültür adamına sahip çıkmadığımız sürece, kurtuluş şenliklerinde yalnızlaşmaya gideriz. Geçmişte bu destanı yazan da Kahramanmaraş halkıdır.  

   Karlara bürünmüş Maraş ın üzerine İstiklal Madalyasının fotoğrafı düşerdi, ruhumuzdaki kahramanlığı okşarcasına. Damarlarımızda ılık  bir memleket sevdası dolaşmaya başlar, bu bazen bir Maraş türküsü olur veya bir şiir olur yüreğimizden akıp gidercesine….

Şehitlerimizi rahmetle anarken, bu şiirimi de isimlerini sayamadığım kahramanlarımıza ve tüm Kahramanmaraş halkına ithaf ediyorum.

       

 

 

 

                                                   

BAYRAKLAŞAN RUHLAR

 

Karanlık bir gecede

Hüzünlüydü ahşap evler

Esaretin zulmüne

Gözcüydü sisli pencereler

Sokaklarda işgalin

Kapkara gölgesi dolaşır

Seccade başında

Bir küçük el Allaha ulaşır

 

Uzun olukta Fransız peçeye

El atınca sütler bulandı

Düşmana ilk kurşunu

Sıkan yiğit Sütçü İmamdı

Yabancı bayrağın kendisi

Kara bulut gibi kalede

Ay yıldızlı Şanlı Bayrağım

Mahzunlaştı bir köşede

 

Ağaç beşikte uyuyan Ökkeş’im

 Henüz daha bir yaşında

Top sesleri kirli bir emziğe

Bürünmüş Abara başında

Kadınlar doğum sancısı gibi

Yasinleşirken odalarda

Kahraman çetelerim bir muştuyla

Doğdular bir bir dağlarda

Kurtuluşun heyecanıyla

Rıdvan Hoca minberde

Çoğalan bir imanla saflar

Bayraklaştı Ulu Camide

Bir Cuma namazında

 

Maraşlım hürriyete koşuyordu

Düşman yenilip kaçmış

Kalede bayrağım dalgalanıyordu

 

Asil bir destanın Türküsü

Söylenir Ahır dağlarında

Bir allı turna havalanır

Haber götürür kanatlarında

Oniki Şubat’ta davullarla

Halaylar çekilir damlarda

Vatan namustur bizde

Bayramımız var meydanlarda

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol