Yedikçe doyduğu halde gözü doymayanlar

11 Mart 2019, 10:55

467 kez okundu.

Merhum Âşık Mahsuni’nin ünlü türküsü vardı, yedikçe doymayanlara ‘yuh!’ çekiyordu. Devlet malı deniz, yemeyen domuz deyip karınları doydukları halde sofradan kalkmayı bilmediler. ‘Kalkın, yeter yediğiniz!’ denildiğinde, gözleri doymadığı için kalmak için ısrar bile ettiler. Ama ev sahibi onları sofradan kaldırdı, kapının önüne koydu!

Kanuni Sultan Süleyman, değerli âlimlerden, süt kardeşi Yahya Efendi'ye sorar; “Bir devlet hangi hallerde çöker?”

O büyük âlimin cevabı çok manidar; “Sultanım, bir devlette; zulüm, haksızlık şayi olsa (yayılsa), işitenler neme lazım deyip uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizleseler, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa ve bunu da taşlardan başkası işitmese, işte o zaman devletin sonu görünür. Ardından devlet hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlal de (yok oluş) böylece mukadder hale gelir.”

Alimlerin sözlerinden ders çıkarmak gerekiyor.

“Neme lazım yok, bana değmeyen yılan bin yaşasın yok, beni ilgilendirmiyorsa mesele yok!” deyip kenara çekilmek de yok.

Yeri geldiğinde, kral çıplak diyebilmek gerekiyor.

Onlar ki; Bu dünyaya çıplak gelip donanıp gidenler, Onlar ki çalarken tek çalmayıp çevresi ile götürenlerdir, onlar ki yedikçe doymayıp domuzluk yapanlar, onlar ki Vatanı sevdiğini söyleyip vatandaşın hakkını gasp edenler, onlar kılıç kalkan oynarlar, sonra da biz istemedik Tanrı verdi derler..

Sen de onlara de ki; “Kul hakkı yiyenler görünüşte etkili, anlı şanlı makamlara gelirler ve yağlı börek yiyebilirler ama kul hakkını bu dünyada bedelini ödemeden öte dünyaya gidemezler...”

Önce millet, önce memleket ise mesele, ki doğrudur; bu memlekette bu hırsızlar hâlâ başları dik dolaşıyorsa, yazıklar olsun o memlekete!

Bizler, yani basın camiası, eğriye eğri, doğruya doğru demediğimiz, çalışanın hakkını teslim etmediğimiz, arsızın-hırsızın karşısına dikilmediğimiz, hizmet etmeyip sırf kendi banka hesap cüzdanını şişirebilmek için yalan söyleyenleri deşifre etmediğimiz, yani kral çıplak demediğimiz sürece, hiçbir şeyin düzeleceğini sanmıyorum, tahmin de etmiyorum.

Varsın fincancı katırları ürksün.

Varsın yel değirmenlerine gerekiyorsa savaş da açılsın!

Varsın yalan söyleyenin suratına şamar da insin!

Varsın milleti kandıranların yüzüne de tükürülsün!

Varsın kul hakkına riayet etmeyenlerin önüne setler çekilsin!

Varsın riyakâr, iki yüzlü, partisini ve görevini kötüye kullanarak, dini siyasete alet ederek kişisel çıkar peşinde koşanların da Allah cezasını versin!

Hani, âmin yok mu?