Vardır öyleleri. Çoktur. Hele bir de babadan-dededen miras kadıysa, milli piyangodan, spor tota’dan parayı vurduysa, tutmayın arkadaşı.

Çok değişir çooookkkk. Sahiden para insanı değiştirir mi, değiştirir. Örneklerini gazete ve televizyonlarda okuyor, dinliyorsunuz. Hiç biri iflah olmuyor.

Neyse…

Biz fıkramıza dönelim.

Büyük ikramiye çıkan Temel’in bakkal, manav, terzi, kasap yolunu çevirmişler. Hepsi de mahallenin esnafı ve Temel’in de hepsine borcu var.

“Ula Temel, sana ikramiye çıktı. Üç ay oldu çıkalı, niye borcunu ödemiyorsun aylardır” derler mahalle esnafı.

Temelin cevabı peşin; “Ula uşaklar, Temel zengin oldu da değişti demesinler diye ödemiyorum!”

*

Hadi bir fıkra ile daha yolumuza devam edelim.

Bir fizikçi, diğeri kimyacı ve öbürü de matematikçi 3 bilim adamı, kırsalda dolaşırken fırtınaya yakalanırlar ve yollarını kaybederler.

Donmak üzere iken, bir köylü vatandaş tarafından kurtarılırlar.

Köylünün evinde ısınırlarken, sobanın bir portakal sandığı üzerine konulduğunu fark ederler. 3 bilim adamı, portakal sandığı üzerindeki soba için tartışırlar, fikir yürütürler.

Her birisi uzmanlık alanına göre bilimsel tabanlı teorilere ortaya koyarlar. “Köylü uyanık birisi, ısının yukarıdan yayıldığını biliyor” der birisi.

Diğeri; “Evet, uyanık ama ondan değil, tutuşmanın yukarı seviyede daha kolay olduğunu bildiğinden böyle yapmıştır” der.

Öbürü ise bunun tehlikeli olduğunu, soba altındaki portakal sandığının da tutuşacağını, evde yangın çıkartma ihtimalinin güçlü olduğunu düşünürken, köylüye sorarlar.

“Sobayı neden yere değil de, portakal sandığı üzerine koydun!”

Köylünün cevabı, bütün ilmi teorilerin dışında, oldukça sade olur.

“Boru yetmedi de ondan!”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol