Zenginin, yani paranın gücü…

09 Kasım 2020, 10:18

245 kez okundu.

Bu yazıyı okuyanlar, sakın ha sakın servet ya da zengin düşmanı olduğumu söylemesin! Yüzünün, alnının akı ile kazanan her zengin başımızın tacı. Vergisini de veriyor, devletin ve milletin yanında duruyor, garibanı kolluyor, çalışanlarına patron gibi davranıyorsa, Allah daha çok versin!

Mesele şu…

Bir kadının sokakta dayak yemesine engel olmak isterken katil olan üniversiteli gencin hapse girmesine haklı neden arayanlar; "cebinde bıçak taşıyordu" gerçeğini öne sürüyor.

Haydi adalet adına haklı bir gerekçe diyelim. Mesela yani…

Buraya kadar tamam da…

Peki, alkollü olarak son derece pahalı, o kadar da lüks otomobiliyle polis memurunu öldüren Rüzgar Çetin adlı zengin çocuğu özgür kaldı ve sokaklarda dolaşıyor.

Zengin olmak, servet sahibi olmak tabi ki suç değil. Ama hayırsız evlat yetiştirip, babasının servetine ümit bağlayan, babasının fabrikaları, tesisleri ile gurur duyduğunu söyleyip, sorumsuzca hareket eden zengin çocuklarını nereye koyalım.

Babasının parasına güvenip, paranın, tarlaların, fabrikaların gücüne sığınarak insanlığından çıkan o çocukları kim eğitti, kim bu hale getirdi, hangi sistem, hangi duygu seli bu kılığa soktu.

O üniversiteli genç cebinde bıçak ve silah taşımıyordu. İnsani bir sorumlulukla olayın içinde buldu kendini.

Peki, polis memurunu öldüren o şımarık, zengin çocuğu hiç merak etmiyorlar mı üzerinde ne taşıyor?

Zengin babasının kartvizitini mi, kullandığı otomobilin etiketini mi?

Hangisi acaba?

Bir lafım da sahte dostlara…

Gönül kumbarasında sevgi biriktiren insanları delikanlı yıllarımda tanıdım.

Birbirimizde hırkamız kalmıştır ama tutulmamış sözümüz kalmamıştır. Öyle ki günümüzde ve şimdiki dostluklar sadece çıkar ilişkileri üzerine kurulu.

Onlar iyi günde insanların yanında, kötü günlerde toz duman! Zaman bu zaman, parayı görünce kıvıran zaman!

O yüzden çocukluğumun beş parasız arkadaşlarını, bugün basın dünyasındaki apoletli "sahte dostlara" değişmem!