Hayatımda, bu yaşıma kadar çok enerjik, yerinde duramayan, kendin topluma adamış, durakladığı zaman bile proje üreten, herhalde Türkiye’de görmediği şehir kalmamıştır, ülkeyi karış karış gezen, ama nafile çaba içinde değil, üreten, tesisleri hayata geçiren genç desem değil, ihtiyar desem hiç değil, (yazıyı okusa ki okuyacak, helal olsun Mehmet abi, beni de ihtiyarlar sınıfına soktun ya diyecek!) eh yaşı da az sayılmaz, maşallah suphanallah, ondaki enerjiye hayran olmamak mümkün d eğil, tabi ki Eşref Şekerli’den söz ediyorum.
Şekerli Vakfı’nın da yönetim kurulu başkanı…
Tanımaktan büyük onur ve gurur duyduğum, gönül adamı, kurduğu aile vakfı ile hayır ve hasenat konusunda toplumsal hayatın can damarı haline gelen Şekerli ailesine bir teşekkür borcu olmalı insanların.
Bu ve buna benzer bir yazı daha önce de yazdığımı hatırlıyorum seneler önce.
Bu zamana kadar çok dernek, çok vakıf ile tanıştık. Haberlerini yaptık. Öyle dernekler oldu ki, bugün tabeladan ibaret. İsimleri bile kalmadı.
Öyle vakıflar çıktı ki ortaya, özellikle Ramazan aylarında ve Kurban Bayramı dönemlerinde, insanların dini ve milli duygularını sömürdüler, çıkarlarına alet ettiler, önce kendilerini yurdular, kalanı da vatandaşa ikram ettiler!
El kesesinden cömert davranıp, hayır sahibi oldular sözüm ona.
Hayırları kabul ve makbul olsun diyebileceğim sayılı hayır kurumlarının başında gelir sevgili Şekerli dostumuzun Vakfı.
Sözüm meclisten dışarı. Eşref Şekerli ve kardeşleri, kurdukları aile vakfı ile kimseden tek kuruş istemedi, amiyane tabirle dilenmedi Türkçesi, kendi kazandı, hayrını kendisi dağıttı. Bağışta bulunmak isteyenleri kabul etseler de, Vakıf olarak üzerine fazlasını koyarak ihtiyaç sahiplerinin umudu oldular. Bir aldıysa, üzerine on koydu.
Yardıma ihtiyacı olanların, mağdurların, düşkünlerin, kimsesizlerin, garibanların can simidi, sığınacak limanları oldular.
*
Eşref Şekerli dostumuz, farklı bir insan. Bazılarına düşünceleri, eylem ve söylemleri farklı, aykırı gelse de O bir doğrucu Davud.
Ne sazını esirger, ne sözünü. İşinin başında, tarım, hayvancılık meselesinde şehirde ve ülkemizde söz sahibi iken, kurdukları aile vakıfı ile insanların yaşam kalitesini artırma adına toplumsal bir sosyal sorumluluğu üstlenmiş.
Yahu insan bir mola verir, ara verir dinlenir, tatil yapar, çocuklarını alıp uzaklara gider kafasını dinler, yenilenmiş ve arınmış ruhu ile yeni enerjiler depolayarak gene işine döner diye beklemez misiniz? Yok, silah çeksen, para versen kendini hayır ve hasenattan alı koymayacak nadir insanlardan biri.
Hayvan çiftlikleri, tarıma dayalı üretim tesisleri, yem bitkileri üretimi, makine aksamları, şimdi de kendi projesi olan ilginç sobası ile gündemden düşmüyor maşallah!
Başarılı buluyorum, bu aileye başarılar diliyorum.
*
Herhangi bir siyasi, tarikat ve cemaatle bağlantısı olmayan, partiler üstü tutum ve eylemleri ile halkın takdirini kazanan Vakıfın hikayesini, kuruluş amacını bir de kendi sayfalarından okuyabilirsiniz de.
Hiçbir zaman bir siyasi figür olmadı. Olmayı da denemedi. Kendini aşına, işine ve topluma adadı. Hz. Ömer adaletini ararsanız, uzaklara gitmenize gerek yok, kime sorsanız size Eşref Şekerli’yi tarif ederler, anlatırlar size.
Vakıf, dedim ya yukarıda, ihtiyaç sahiplerinin, garip gurabanın, kimsesizlerin umudu haline gelmiş.
“Kahramanmaraş depreminden üç ay önce kuruluşu için müracaat etmiştik. Depremden iki ay sonra vakfımızın kuruluşu onaylandı. O günden itibaren şehrimizdeki depremzede vatandaşlarımız ile özel olarak ilgileniyoruz.” demişti aylar önce Vakıf için.
Şimdi en gözde, en ileri hayır kurumu.
*
Anlatıyor Vakfı bize, bilmeyenlere, duymayanlara; “Vakıf kurucuları; kardeşim Ahmet Şekerli, ben Eşref Şekerli ve diğer kardeşim Abdullah Şekerli olmak üzere üç kişiden oluşmaktadır.
Bir aile vakfıdır.
Şehrimizde belki de kurulmuş tek aile vakfı olabilir, kayıtları araştırmadım. Herhangi bir cemaat, tarikat ve siyaset bağlantısı olmayan, tümüyle kendisine iyilik ve insanlığa adamış yaklaşımlar sergileyen özel bir vakıftır. Depremin olduğu günlerden bugüne kadar faaliyetlerimizi ara vermeden devam ettik.
Özellikle hafız gençlerimizle ilgileniyoruz.
Hem Kur’an-ı Kerim Kerim’i ezberleyen ve aynı zamanda akademik eğitimini devam ettiren öğrenciler özel özel ilgi alanımıza girmektedir. Başarılı, gayretli, gelecek vadeden vatanını milletini ülkesini seven gençlere burs veriyoruz.
Vakfımız sadece hafız öğrencilere burs vermektedir.”
*
Mübarek ramazan ayı geldi çattı. Cumartesi orucun ilk günü. Şekerli Vakfı yine ramazan ayı boyunca hayrını sürdürecek, ekmek dağıtacak, yemek dağıtacak, çorba dağıtacak, kuracağı aşevi ile insanların hem karnını, hem umutlarını doyuracak.
Aslında bu Vakfı yazmak, anlatmak çok zor.
Bu hayır hizmetlerini yaparken hiç kimseden herhangi bir ücret istenmemiş olup, tümüyle hayır sahiplerinin katkıları ve vakıf kurucularının maddi desteği ile yapılmaktadır.
“Ekmek dağıtım alışkanlığı depremde hayatını kaybeden babam Sadi Şekerli’nin çok uzun yıllardır uyguladığı bir Ramazan geleneği idi. Annem, babam ve yeğenim depremde rahmetli oldular.
(Allah rahmet eylesin!)
Onların hatırasına ekmek dağıtım uygulamasını genişleterek devam ettiriyoruz. Vakfımız çok yeni olmasına rağmen çok etkili bir şekilde depremzede vatandaşlarımızın gönlüne oturmuş durumda. Sadece Ramazan’da değil yılın tüm zamanlarında garibin, yetimin çaresiz ve kimsesizlerin umudu olmuştur
Genel olarak bağışçılarımız Türkiye genelinde faaliyet gösteren çiftçi ve hayvancılardan oluşmaktadır!” diyen gönlü zengin, yüreği sahipsiz kimseler, garibanlar, yetimler ve ihtiyaç sahipleri için atan insana ne denir; Allah gönlünüze göre versin!