İstiyormuş gibi görünseler de samimi değil kimse. Herkesin gözü birbirinin ekmeğinde, parasında, arsasında, banka hesabında, bağında-bahçesinde, cep telefonunda ve bindiği arabasında.
‘Nereden aldı, nasıl aldı, kaça aldı, alırken kim-kimler sponsor oldu?’ gibi kuşku uyandıran, aslında içerisinde dibine kadar kıskançlık ve çekememezlik yatan içten pazarlıkların çokça yaşandığı şehir bizim kadim memleket!
Kimse kimsenin bir adım öne çıkmasını da istemiyor.
Kimse kimsenin bir adım önde olmasına tahammül gösteremiyor.
Kimse kimsenin toplumun bir adım önde olmasını hazmedemiyor.
Kimse kimsenin araba almasını, ev almasını istemek bir yana aklından bile geçirmeye niyetli değilken, hani bize atfedilen ifade var ya, herkes birbirini ayağından çekiyor. Zebaniye gerek yok!
*
Seçilen başkanlar daha cicim aylarını yaşıyorlar. Hepsi de bulutların üzerinde geziniyor, daha ayakları yere basmış değil.
Hayırlı olsun muhabbeti, ‘başkanım, başkanım’ iltifatları sürerken, lay lom devrinin çabuk biteceğini, bugün övgüler sıralayanların, beklentilerine karşılık bulamayanların yarın nasıl da karşılarında çemkireceklerini, eleştireceklerini hesap etmiyor olmalılar ki, şimdi yüzlerinde sahte m, gerçek mi bilinmez gülücükler…
Daha iyi günleri… Yarın onları neler bekliyor, bir farkına varabilseler, bir bilebilseler…
*
Cicim ayları çabuk geçer. Bakıyorum, başkanların yüzünde güller açıyor, herkese mavi boncuk, herkese gülücükler dağıtıyorlar. Yanındakiler hayatından memnun. Ama yarın cicim ayları bittiğinde, o beklentiler karşılık bulamaz ise, verilen vaatler yerine getirilmez ise, kırık dökük, yani çalışıyormuş gibi yapıp fırın-fiyat denetimleri, kaldırım tamirleri, park-bahçe bakımları vatandaşın gazını almak için yeterli olacak mı?
Nedense her seçilen başkan önce kaldırımlardan, parkelerden, park-bahçelerden başlıyor. Ortaya aklı başında hizmet sunan, peh dedirten proje yok. Günü kurtarma gayreti şimdilik iyi gidiyor olsa da, vatandaş yarın kar-kış kapıya dayandığında, bakalım sesini yükseltebilecek mi?
*
Öte yandan rezerv alanları için esnafa ‘yıkacağız ha, çabuk boşalt buraları!’ diye tebligat gönderenler, nedense araya siyasilerin girmesiyle işi oluruna bırakmış olsalar da, yarın kar-kış kapıya dayandığında, ekmek teknesi yıkılan-yıkılacak olan esnaf yer bulamadığında bakalım başlarını kime, nereye vuracaklar!
*
Vatandaşın morali bozuk. Travmayı atlatamayan, canlarının acısını unutmaya çalışan depremzedeler, şimdilik moral ve motivasyon açısından Fuar’da vakit geçiriyor, alış-veriş zaten yok, millet gülüyor, oynuyor ama içi kan ağlarken, vakit geçirmek için en iyi mekan Fuar. Vatandaşın Fırat Görgel’e ilgisi, sevgisi boşuna değil.
Fırat Görgel, halkın umudu olmayı sürdürüyor.