Öyle yazılar var ki sosyal medyada dolaşan, okursun, içinde kendini bulursun, arkadaşını, aleni bulursun. Yaşantından kesitler bulursun içinde. Kardeşini görürsün, baktığında okuduğun yazı sanki onun için yazılmış. Eşin örneğin, okuyorsun, bakmışsın yazında tıpkı eşin var. Komşun var, asker arkadaşın, okul arkadaşın, mahalle arkadaşın o yazıda seninle birlikte.
Yazar ne güzel anlatmış seni, beni, ahvalimizi ve de kendini… Şöyle;
*
Oturdum bir köşeye uzun, uzun düşündüm. Kendime acıdım. İnsan kendine acır mı? Ben acıdım. Meğer ne çok ödün vermişim kendimden, başkalarının mutluluğu için. Ne çok düşmüşüm dizlerimin üstüne.
Ne çok susmuşum, haklı olduğum halde boşa geçip giden günlerin arkasından bakıyorum şimdi. Aynada gördüğüm yüzü tanımaya çalışıyorum. İnandığım güzel yalanlar için, kızıyorum kendime.
Dedim ya; Ne yaptıysam kendime yapmışım.
‘Onlar vurmuş, ben ölmüşüm!’
*
Kendimizden çok tavizler verdik başkaları için. Onarın refahı, huzuru ve mutluluğu için. Ama kendimize zaman ayırmadan, bizim de ihtiyacımız olduğu halde ellerimizle teslim etmişiz mutluluğu başkalarına.
Acımak insani bir duygu. Fakat günlük yaşam iyilik yapmayı, acımayı, merhamet etmeyi unutturdu sanki. Hele şu kahrolası deprem yok mu, hatıralarımız, canlarımız ve hayallerimizle birlikte aklımızı da alıp gitti.
İhanet gördük, haksızlığa şahit olduk, yalan cümleleri bir ilahi edası ile dinledik ama sesimizi çıkartmadık.
İnandığım çok yalan hatırlıyorum. Hani yukarıda söyleyip, aşağıda kendimin de inandığı kuyruklu yalanlar var ya, hayıtımızın bir parçası gibiydiler.
*
Şimdi haklı olduğun halde konuşamıyor, kızamıyor, bağıramıyor, hatta küfredemiyorsun! İçine atıyorsun, o da seni fare gibi kemirirken, dişini sıkıyorsun, okuduğun yalan, dinlediğin külliyen palavra, ama inanmış gibi yaparak kendine olan saygını yitiriyorsun!
Bakıyorsun dünya yalan, yaşadığın günler yalan desen kimse inanmayacak belki, borç verecek halin zaten yok da, boş veriyorsun ister istemez.
Hayat seni yormuş, gözlerin senden habersiz başkalarına bakmış, kulakların iznin olmadan başkalarını dinlemiş, dudakların hak etmedikleri halde başkalarını öpüvermiş.
Ve seni kullanmış!
Tıpkı hayat gibi. Bir de bakmışsın, paçavra gibi, kullanılmış ıslak mendil veya peçete gibi çöplükte buluyorsun kendini.
Kime küfrettiğin de belli olmuyor zaten!