2022-03-03 10:59:12

Özgürlüğün bedeli…

Mehmet AKPINAR

03 Mart 2022, 10:59

Dünya küçük bir köy haline geldi…

Yeni dünya düzeninde herkes her şeyden haberdar…

İnternet ve dijital çağda yaşıyoruz…

Dünyanın en uzağında söylenen bir sözden, yaşanan bir olaydan, dünyanın ta öbür tarafındaki bir insan, aynı saniyede haberdar olabiliyor…

Dijital çağın güzelliği de tam burada ortaya çıkıyor…

Dünya; yaşanan bir hakikate topyekûn şahit oluyor…

*

Dijital çağda, kötülüklerin ve çirkinliklerin anında tüm dünyaya yayılma özelliği olduğu gibi; Hakikatlerin ve güzelliklerin de, tüm dünyaya anında yayılma gibi bir özelliği var…

Öyleyse; bizlerde dijital çağın bu güzel özelliğini, en güzel şekilde değerlendirmeliyiz ve dünyaya iyiliklerin ve güzelliklerin hakim olması için mücadele etmeliyiz…

Herkesin komedyen dediği, eleştirdiği, belki de birçok eksiklik ve hataların sahibi olan, ama şu anda gösterdiği tavır ve duruşuyla dünyaya örnek liderliği gösteren, Zelenskiy, şu sözüyle bile bir yiğitliği, bir özgürlüğü ortaya koymuştur, dünyaya örnek olmuştur;

“Ben buradayım ve silahlarımızı bırakmayacağız. Devletimize sahip çıkacağız. Çünkü silahımız hakikattir. Hakikatimiz de bu topraklar, ülke ve çocukların bizim olmasıdır. Tüm bunları koruyacağız."

Bu sözüyle ülkesini terk etmemiş ve halkına cesaret vermiştir…

*

Belki savaşı kaybedebilirler ama tüm dünyaya özgürlüğün ne demek olduğunu, özgürlük için yaşamanın ve ölmenin lezzetini öğretmişlerdir…

Bu savaşa ve bu direnişe şahit olan dünya milletlerine, bir duruşu, bir şahsiyeti öğretmişlerdir…

Dünya halkları, bu saatten sonra süper güçlerin  esaretini kabul etmeyeceklerdir…

Ukrayna’yı terk edip Avrupa ülkelerine sığınanlar, oralarda rahat edeceklerini mi zannediyorlar…

Avrupa ülkelerinde esir gibi, köle gibi, daha büyük bir ızdırap içinde, açlık ve sefalet içinde yaşayacaklardır…

Ülkelerinde kalsalar, şereflice yaşamayı ve özgürlüğün şerefi altında ölmeyi tercih etselerdi, inanın ki; ülkelerini ve geleceklerini kurtaracaklardı…

*

Bu dediğim şey, Suriye içinde geçerlidir…

Afganistan içinde geçerlidir…

Tüm dünya içinde geçerlidir…

İnsanlığa mutluluğu ve adaleti öğretecek bilgelere ne kadar ihtiyacımız varsa, bundan daha önemlisi, özgürlük uğrunda ölmeyi öğretecek yiğitlere de, bir o kadar ihtiyacımız vardır…

Gelelim İslam dünyasının durumuna…

Necip Fazıl Kısakürek üstadımızın sözüyle, konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum;

“Kurucusunun dediği gibi, Bu din garip gelmiştir, garip gidecektir.İllet, kıllet, zillet... Ya hastayızdır, ya pulsuzuzdur, yahut dünyanın hakareti üzerimizdedir.”

*

Nitekim, hadîs-i şerîfte; (Mü'minlerde, üç şeyden biri bulunur: Kıllet; yanî fakîrlik, illet; yanî hastalık, zillet; yanî itibârsızlık) buyuruldu.

İslam dünyası; büyük bir ekonomik fakirlik, büyük bir sağlıksız hayat, büyük bir itibarsızlık içerisinde kıvranmaktadır…

Dünyaya örneklik olma zamanı gelmiştir…

Bu da, ancak İslam kardeşliğiyle ve fedakarlıkla mümkün olacaktır…

Aramızdaki ihtilafları bir kenara bırakarak birbirimize sımsıkı sarılmak zorundayız…

Güven, ahde vefa, adalet ve merhamet duygularımızı kuşanmak ve dünyaya örnekliğimizi göstermek zorundayız…

Bizim asıl örnek alacağımız, duvarlara asıp unuttuğumuz Kuran’ın hükümlerine sımsıkı sarılmak ve ahlakıyla dünyaya örnek olmuş olan, Resulullah (a.s)’ın yaşantısınızı hayatımıza rehber edinmemizdir…

*

Sözlerimi, peygamber efendimizin (sav)’in bir sözüyle bitirmek istiyorum;

Câbir bin Abdullah -radıyallahu anh-’ın haber verdiğine göre Nebiyy-i Ekrem Efendimiz -sallâllau aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

Benden evvel hiç kimseye verilmeyen beş şey (hep birden) bana ihsân edildi:

            1.        Bir aylık yola kadar (düşmanlarımın kalbine) korku salmakla yardım edildim.

            2.        Yeryüzü bana namazgâh ve temizlik vâsıtası kılındı. Onun için ümmetimden birine namaz vakti nerede gelirse hemen oracıkta namazını kılıversin!

            3.        Ganimetler bana helâl kılındı. Hâlbuki benden evvel kimseye helâl edilmemiştir.

            4.        Bana şefâat verildi.

            5.        Benden evvel her Nebî, husûsî olarak kendi kavmine gönderilirken ben umûmî olarak bütün insanlığa gönderildim.” (Buhârî, Teyemmüm, 1)

Birinci maddeye dikkat edelim; bizler Muhammet (a.s)’ın gerçek ümmeti olabilirsek, düşmanlarımız bir aylık mesafeden korku duyacaklardır…

Tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi… Selam ve dua ile kalın…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.