Yazılı ve görsel basının çalışanı, yani gazetecilerin görevi, etik kurallar çerçevesinde vatandaşın doğru bilgi edinmesinde köprü görevi görmesidir.
Gazeteci doğru ve gerçek haber vermek zorunda.
Gazeteci, sormak, soruşturmak ve araştırmak zorunda.
Gazeteci, halkın merak ettiği meselelerdeki doğruları, yanlışları kamuoyunun bilgisine sunmak zorunda.
Gazeteci, herhangi bir siyasi partinin borazanı, amigosu, arka bahçesi ve ‘bizim adamımız’ yaftasından arınmış haliyle, her partiye eşit mesafede yaklaşmak zorunda.
Gazeteci mesleğin onurunu koruyarak tehdit ve şantaj diliyle yazılmış, kurulmuş sosyal medya maymunlarını elinin tersiyle kenara iterek şehrin dertleriyle dertlenmek, sorunların çözümüne katkı sunmak zorunda.
Gazeteci haber yaparken, olayların üzerine giderken, kişileri eleştirirken, kurumların, kişilerin etnik kökenine, tuttuğu takıma, gönül verdiği partiye bakmaksızın, özgür, tarafsız ve objektif haberciliği meslek edinmek zorunda.
*
Daha önce de örneği yaşandı şahsım şehrinde. Eski Tarım Bakanımız sayın Vahit Kirişçi, toplantıda soru alınmasından, eleştirilmesinden rahatsız olduğu düşüncesiyle, bazı gazetecilere ambargo koydu, ‘toplantıya çağırmayın!’ diye talimat verdi.
Biz de bu hiç de şık ve etik olmayan davranışı eleştiren yorumları bu sayfada sizlerle paylaştık, kamuoyundan büyük oranda bize destek gelirken, eski bakanımız sayın Kirişçi’nin bu tutumu da eleştirinin göbeğinde yer aldı.
Neyse… Oldu bitti, geçti gitti…
*
İki gün önce, ki daha yaklaşık 15 gün önce de şehrimizi şereflendirmişti, Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Murat Kurum bir kere daha şehrimize geldi.
İddia o ki, yerel basın içeri alınmasın diye talimat verilmiş.
Kim alınacak içeri, ulusal basın mensupları. TRT, A Haber, Aksu Tv, İHA ve DHA varsa başka kanal temsilcisi arkadaşlarımız.
Yerelde çalışanlar gazeteci değil demek.
ARA NOTU: Yerel basına tavır alacağınıza, onları mesleğin ve görevinin dışına iteceğinize, bakın bugün Ankara-Kahramanmaraş uçağı iptal edildi. Yolcular bir kere daha Gaziantep’e inmek zorunda kaldı. Rezalet tükenme bilmiyor, yolcuların mağduriyeti dur durak tanımıyor. Bu konuda fikriniz var mı sayın siyasiler!
Geçtim… Mesleğe senelerini vermiş toplumun bir adım önünde, kamuoyunda ‘duayen’ denilen, mesleğe senelerini veren değerli arkadaşlarım, gazete ve ve internet sitesi sahibi meslektaşlarım dururken, vatandaşa haber ulaştırma çabası içinde olurken, ‘yerel basın içeri alınmayacak!’
Emir büyük yerden. Alınmadı. Ulusal ajanslar yeter!
*
Kişisel kanaatim, Bakan sayın Kurum’un böyle talimat vermediği şeklinde. Öyle düşünüyorum. Peki, kim verebilir bu talimatı, acısını yaşayan Vahit Kirişçi.
Her ne kadar sayın Kurum’un danışmanı gazeteci arkadaşımız Serdar Bursalı’yı arayıp bir yanlış anlaşılma olduğunu, böyle bir talimat vermediğini, verilmeyeceğini söylese de, bize inandırıcı gelmedi.
Peki, yerel basından rahatsız olanlar mı Bakan Kurum adını kullanarak bu talimatı verdi.
Kim kraldan çok kralcı kesildi?
Yerel basından neden korkuyorsunuz?
Eleştiri hakarete değildir. Bunu bilin ve yazın bir tarafa. Unutmadan.
*
Bakın, Büyükşehir Belediye Başkanımız, halkın umudu, halkın başkanı, herkesin rahatlıkla ulaşabildiği, gülümsemeyi yüzünden eksik etmeyen, yüreğinde insan biriktiren, yerel-ulusal ayrımı yapmadan basın dostu sayın Fırat Görgel çağırdığında, gazeteci arkadaşlarımız iki ayak da ödünç alıp koşa koşa haberine gidiyor, özgürce siyasetçi-belediye başkanı ile vatandaş arasında köprü görevcini yapıyor, takdir ediyor veya eleştirilecek yanı varsa, usulünce, edebince eleştiride bulunuyor, Fırat Görgel de bundan rahatsız olmuyor.
Size ne oluyor peki? Bu nasıl bir ruh hali?