2024-11-26 11:58:34

Erdal Kanbur’un 3’ü, 5’i sayamadığım günler!

Editör

26 Kasım 2024, 11:58

“Pür telaş yaşadım sanki çok acelem varmış gibi. Her şeyde olmaya çabaladım. Sanki ben olmayınca bir şeyler eksik kalacakmış gibi. An oldu zamanla yarıştım, geçme ihtimalim varmış gibi.

Yanılttıkça insanlar hep bir şans daha tanıdım, bazen abarttım üç beş sayısını sayamadım, meğer her şey değişir de bir tek insanlar değişmezmiş.

Ve ben en çok kendimde yanılıp, kendime mahcup kaldım.

Ne zamana yetişebildim, ne yanında olduklarımı gün geldi yanımda bulabildim.

Meğer yorulmayı ben yaşamak sanmışım. Meğer en lâzım olan kendimi, hep başkaları kazansın diye harcamışım.

Meğer daha dün gibi aklımda olan çocukluğum, çok geride kalmış. Dağ gibi bir ömrü bilmeden yerle bir etmenin, şimdi kâh şaşkınlığını yaşıyorum, kâh pişmanlığını…”

*

Şöyle bir düşündüm. Yukarıdaki satırlar en çok kimi anlatıyor! Çok kimseyi gözümün önüne getirdim, bazılarını hatırlar gibi oldum, karakterini, sosyal, iş ve aile yaşamını tahlile çalıştım, iş hayatını, özellikle depremde yaşadıklarına şahit olan birisi olarak kimi nereye koyacağımı bilemedim.

Sonunda karar kıldım. Bu, çok acelesi varmış gibi pür telaş yaşayan Erdal Kanbur’dan başkası olamazdı. Her yere, her şeye koşturdu, kendinden, özel hayatından, işinden fedakârlık etti, ha, kimseye yaranabildi mi derseniz, hayır! Verdiği tavizler, aynı zamanda bir Oda’nın Başkanı sıfatıyla sosyal sorumluluk çerçevesi altında hayata sundukları onun en büyük nişanesi olarak 

kalacaktır.

Kime ne hayır işlediyse, kimi ne kadar koruduysa, kime ne kadar çok güvendiyse, hep arkadan vuruldu, kazıklandı. 

Ve sanki geçme ihtimal ve imkânı varmış gibi zamanla yarıştı.

*

Deprem ve sonrasında kimin ne yaşadığını, ne düşündüğünü, ne acılar içinde kıvrandığını bilemiyor. Neleri kaybettiğini, kimlerle savaştığını, ne için insanlara güvendiğini anlamasa bile yanıldıkça insanlara bir fırsat daha vermeyi geçirdi aklından.

Özellikle deprem ve sonrasında öğrendiği yegâne şey, zaman değişiyor ama insanlar değişmiyordu.

Çıkarcı, nemelazımcı, boş vermişci, emek vermeden, ter akıtmadan kazanma arzusu içinde olanlara şahit oldukça kahrolsa da, için için yıkılsa da, işi gereği, sektör gereği sesini çıkartmadığı günlere takıldı kaldı.

*

Erdal Kanbur herkes gibi insan. Duygusal da. Dokunsan ağlayacak türden birisi. Acıya, gözyaşına dayanıklı değil. Geçmişte mükemmel bir eğitimci, üzerine toz kondurulmayacak kadar da gazeteciydi.

Hayatı boyunca en çok kendine yanıldı, kendine mahcup oldu. Zamanla yarışmayı denemedi, ama inandıklarını, güvendiklerini, yanında bulamadı tüm arayışlarına rağmen.

Hayat zordu, hayat onu yordu. Yorulmak yaşam biçimi haline geldi. Fakat, bir bardak, bir pet şişede fırtına koparanlar, onun iç dünyasını bilemediği için onu anlamakta zorlanmayı bırakın, denemediler, düşünmediler bile.

*

Yorulmayı, yıpranmayı, tıraş olacak zaman bulamayıp hafiften sakal bıraksa bile, o yorulmayı ben yaşamak sansa da, meğer en lâzım olan kendini, hep başkaları kazansın diye harcamış birisi.

Hayat devam ediyor. Ahırdağı gibi bir ömrü bilmeden, farkına varmadan yaşasa bile, bir ömrü tüketmenin, şimdi kâh şaşkınlığını, kâh pişmanlığını yaşasa da, o çalışanların, sektörün abisi, babası, kardeşi, ustası.

Var olasın Erdal Başkanım!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.