2024-12-19 17:53:55

Biz neciyiz ki, böyüklerimiz daha iyi bilir!

Editör

19 Aralık 2024, 17:53

Ah şu böyükler, böyük olduğunu zannedenler, kendilerini topluma böyük olarak lanse edenler, (böyük olmanın kriteri neyse!) büyüklüğün etiketten olduğunu unutup, her problemi çözeceğini iddia eden, her şeyden bilgisi, haberi olan böyükler…

Biz ne çekiyorsak sizden çekiyoruz!

Neciyiz ki biz, zaten bizim bir şeye aklımız yetmez. Cahillik kötü şey işte. Okumamışız, üniversiteler bitirmemiş, doktora yapmamışız. Bizi yönetenler, seçtiklerimiz ya da atananlar, onların bildiklerinin kırıntısı bile yok bizde! Ne duyarsak, ne biliyorsak hepsi büyüklerimizden!

Valla biz merhum şairimiz Abdürrahim Karakoç’un yalancısıyız. Yıllar önce yazmıştı o şiiri. ‘Biz ne bilek beyim, böyükler bilir!’ diyerek.

Babalarımızdan, dedelerimizden, öğretmenlerimizden ne öğrendiysek, ne duyduysak onlarla yetindik, araştırmayı, sorup soruşturmayı düşünmedik. Nasıl olsa böyüklerimiz her şeyi bizden daha iyi biliyorlar, ne sorması, ne araştırması.

Öyle geldik, öyle büyüdük, öyle gidiyoruz işte. Kör topal!!!

*

Senelerdir beynimize, aklımızın bir köşesine şırınga eder gibi yerleştirdiler. Fakat hayat ve zaman bize öyle öğretti ki, meğerse böyükler her şeyi bildiklerini zannederlermiş de, aslında bir şey bilmezlermiş. Biliyormuş gibi yaparlarmış, bizi kandırırlarmış. Bize hep bunları söylediler, bu yalanlarla bizleri büyüttüler, avuttular, unutturdular şehre dair gerçekleri, bilinenleri.

Ne kadar ayıp!

Onlar bilmeyecek de bizler mi bileceğiz. Koca koca adamlar, kimisi profesör olmuş, kimisi uzman kendi alanında. Benim gibi ticaret lisesini zar zor bitirmiş adam mı bilecek zannediyorsunuz!

Böyüklerimiz olmasa, bir şeyden, memleketten haberimiz bile olmayacak Allah muhafaza!

*

Tamam, bilmiyor olabilirsin de, bizi kandırmanın alemi ne birader! Çık de ki delikanlı gibi, ‘bilmiyorum!’ ayıp değil ya! Sonra bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Bak daha yaşın genç, her ne kadar kafanda saç kalmadıysa da bu benim sorunum değil, aklın da yerinde, öğren, sor, bir bilene danış!

Yok, illa ki ben odun geldim, odun giderim, diyorsan, o da senin sorunun azizim. Zaten baştan ümitsiz vaka olduğunu biliyordum da, bilmezden geldim, söylemedim sana.

Hatta kimseye…

*

Sana bir görev verdiler, sen tuttun nerede, nereli olduğunu unuttun! Yahu ‘buradayım!’ desene! Ne olur söylesen, bedestende baban mı arlanır!

Onu bunu boş ver de, şu çok bilmişlik huyundan vazgeç istersen. Bak çok komik durumlara düşüyorsun! Diyorsan ki, ‘can çıkmadıktan sonra huy çıkmaz!’ o vakit söylenecek kelime yok sana.

Ümitsiz vakasın demem ondan zaten!

Bak, çağırıyorlar gitmiyorsun!

Davet ediyorlar, icabete yanaşmıyorsun!

‘Şu bu derdimiz var, bizim akıbetimiz ne olacak?’ diye soruyorlar, susmayı tercih ediyor, iki kelam etmiyorsun!

Kimseyi dinlemediğin gibi de, çalımından çehrenden vazgeçmiyorsun!

Baban muhtar desem, değil.

Padişahın püsküllü oğlusun desem, hiç değilsin!

Üstelik de şu gün olmuş hâlâ oyunda oynaştasın!

*

Sana bir soru soruyorum, vatandaş da derdini anlatıyor, biliyormuş havalarına büründüğün yetmezmiş gibi, sanki gazeteci senin babanın uşağı, sanki vatandaş senin emir erin, sanki sana verilen imkanları vergilerimle ben sağlamıyorum sana, çalımından çehrenden zaten vazgeçilmiyor, hepsini geçtim de, niye derdime derman olmuyorsun birader!

Boylu poslusun. Kravat takınca daha da bir yakışıklı oluyorsun. Eyvallah, tamam, amenna.

Bizi de adam yerine koy, dinle, yarama merhem ol.

*

Allah böyüklerimizden razı olsun. Bizim zamanımızda uçak mı vardı, havaalanı neydi bilmezdik, gazete neydi, anlamazdık, buzdolabımız, televizyonumuz yoktu, ne otobanı köy yolu bulsak şükredecektik de, büyüklerimiz patika yolları otoban gibi gösterirlerdi.

Biz de inanırdık, sevinir, göbek bile atardık!

Sağda solda, evde bile bir şey söylediğimizde, konuştuğumuzda, anamız-babamız hemen azarlar, ‘sus sen, böyüklerden daha mı iyi bileceksin!’ diyerek azarlarlardı.

Susar, yorum yapamazdık. Oy verme zamanımız geldi, siyaset neydi, hangi parti iyiydi, başbakan kim, cumhurbaşkanı kim bilmezdik, tanımazdık.

Böyüklerimiz şu partiye oy ver dediklerinde itiraz edecek haddi bulamazdık kendimizde. Çünkü böyüklerimiz her şeyin en iyisini, en fazlasını, en alasını bilirdi. Babamızın, dedemizin partisi bizim partimiz olurdu her daim.

Biz kimdik ki, biz cahil cühela idik onların gözünde!

Babamız hangi takımı tutarsa, o takıma destek verir, o takımla yatar kalkardık.

*

O bakımdan diyorum, böyükler her şeyi daha iyi bilirler, idrak ederler, daha mükemmel düşünürler, hangi partiye oy vereceklerini senden-benden iyi bilirler, hangi takımın şampiyon olacağını bile aylar öncesinden tahmin eder ve tuttururlar.

Bez neciydik ki?

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.