Deprem öncesinde benim elemanlar, ‘baba nasılsın!’ dediklerinde, ‘hiç İyi değilim ve de heeeeç çalışasım yok!’ der, biraz da işi gevezeliğe vurur espritüel bir replik atar onları motive ederim.
Lakin Adem Magralı kardeşimin (kendisi iyi görüştüğüm gardaşımdır) bana iyi misin diye sormayın demesini açmak gerek. Bunlar alelade sarf edilmiş sözler değil. Anlayana çok mesajlar veriyor, ee anlamayana da anlatamazsın zaten.
Binaların yıkılmasından tutun da, enkaz altında cansız bedenlerin çıkarılmasına tanık olduk, göz yaşlarımız mı yağmura eşlik etti, yoksa gökler de mi ağlıyordu tarifi imkânsız acılar içinde çaresizce baka kaldık. Hiç bir şey yapamamak, çaresizce etrafa ‘yardım edin!’ çığlıkları yankılanıyor kulaklarımız da, işte bu durum tüm moral ve psikolojimizi harap etti.
*
Malûm bunları 1999 Marmara depreminde de yaşamış, artık Kocaeli eskisi gibi olmaz diyorduk.
Ama Devlet Baba dediğimiz en üst kuruma Rabbim öyle bir vatan evladı nasip etti ki, gerçek anlamda devleti âlinin sevecen, şefkatli, yapıcı ve koruyucu vasıfları ile Kocaeli şehrini yeniden inşa edip çehresini değiştirdiği gibi vatandaşlarına devletin varlığını iliklerine kadar hissettirdi ki devlet olmanın gerekliliği de budur.
Maksadım siyaset yapmak asla değil. Dikkat edersen siyasi bir partiden bahsetmiyorum, devlet diyorum, DEVLETİM diyorum. Devlet Baba demem de ki vurgu bu mihvaldedir.
*
Ancak Adem kardeşimin serzenişleri bu şehirde yaşayan ağa babalarına sitemvari mesajının dışa vurmuş halidir. İnsan sevdiklerinle sitem eder, sevdiklerinden bir şey umar. İpin koptuğu yerde budur.
Çoğu kişilerin kabuğuna çekilmesi, hiçbir şey yapmaması üzmüştür onu ve hepimizi. Yalnız çok ince bir detay daha var, en nihayetinde o kişilerde bir insan ve bizler gibi onlarda bu deprem afetine maruz kaldılar.
Hepimiz travma yaşıyoruz. İnanıyorum ki taşlar yerine oturduktan sonra en hızlı bir şekilde, (edebiyatta bir roman yazarken giriş - gelişme - sonuç bölümleri vardır, ki bunu iyi bilensin) asacağımıza olan inancım tamdır.
*
Deprem giriş, üzerimizden tozları silkeleyip toparlanmak gelişme, hep birlikte bu güzide şehrimizi şaha kaldırmakta sonuç olacaktır inşallah. Bunu da enkaz yığınlarının altına elini kimler sokacak, bu şehirde yaşayan hangi baboşlar olacak, kimler devletine destek verecek ilerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz...
Bir Mevlana sözüyle de nokta koymak istiyorum müsaadenle. ‘Hiç pişmişin halinden anlar mı ham’
Sözü kısa tutmak gerek, vesselam...