2024-12-28 22:08:31

Gözünüz aydın, mahalleye TOKİ geldi

Mehmet FİSKECİ

mfiskeci_kimlik@hotmail.com 28 Aralık 2024, 22:08

Depremden sonra yüzlerdeki tebessüm kayboldu. Depremin üzerinden neredeyse 22 ay geçti, acılar taze, hayaller, umutlar, hatıralar enkazla birlikte bilinmedik yerlere dökülürken, seviniyoruz, mahalleye TOKİ geldi diye.

Dilimiz evimiz, ev ise hayatın merkezi. Mahalle sonra gelir bizim geleneğimizde. Hayatın merkezinde mahalle olunca eş dost, konu komşu, herkes birbirini tanır, insanlar kendilerini bir muhabbet ortamında bulur ve birbirlerine tebessüm ederdi.

Şimdi o tebessüm eden yüzlerden eser yok! Çünkü TOKİ geldi mahalleye!

*

Tamam da, TOKİ’nin suçu ne? Adamlar yıkılan evlerimizi yeniliyor, yeni yaşam alanları sunuyorsa bize, teşekkür etmek varken, imalı da olsa cümleler kurup yok olan giden değerlerin suçunu TOKİ’ye yükler gibi kelimeler, cümleler kullanmak neyin nesi?

TOKİ yüzünden evlerimiz ev, mahalle mahalle olmaktan çıktı da ondan.

Dilimiz de öyle! Tuhaflaştık depremden sonra, aklımız enkazla birlikte gitmiş olmalı ki, garip huylar edindik.

Merhameti, Allah korkusunu, acımayı, yardımı, dayanışmayı unuttuk, bir kenara ittik elimizin tersiyle.

*

Tebessümü, sevinmeyi unutmuşken, mücbir sebep halinin uzatılmasına seviniyoruz. Kobiler, küçük esnaf ve biz basın camiası… Yine de mesele net değil, şartlar, imkanlar belirsizliğini koruyor. Uzatıldı mı, borçlar ertelendi mi, iptal mi edildi, iki lafı bir araya getirip açıklama yapan yok. Siyasiler zaten bir şey bilmiyor bu meselede, bilse bile gelip kime anlatacak?

Şehir toparlanıyor, ihya ve inşa ediliyor ama esnaf daha kendine gelemedi.

Trafikte gözü dönen dönene. İnsanlarda tahammül kalmadı, sabır tükendi. En küçük bir kıvılcımda barut gibi parlıyor, patlayacak boma haline geliyor.

Toplumda güven kalmadı kimseye. Aile kavramı her geçen gün daha da zayıflarken, uyuşturucu yaşı ne yazık ki ilkokula kadar indi deniliyor.

Çarşı-Pazar kasap dükkânı gibi. Üstelik de ucuzlar.

*

Ne Allah korkusu bilinir oldu, ne acıma, ne merhamet. Kümes kadar, avuç kadar evlerin kirası ateş pahası. Deprem milletin aklını değil sadece, merhamet ve Allah korkusunu da almış demek ki.

Kimse kimseye güvenmiyor, selam versen ‘acaba bir şey mi bekliyor benden!’ merakı içini kemiriyor insanların.

*

Gittiğim yerlerde, konuştuğum insanlarda duyduğum en çok şikayet şu, konteynerler…

Adamın evi barkı var, üstelik de hafif hasarlı. Nasıl edindiyse konteyner almış, oturuyor. Ekmek elden, su gölden mi artık, neyse. Ama gidip evinde kalıyor. Kapısında Mercedes araba. Varlıklı, durumu iyi, ama her nedense konteynerlerde kalıyor.

Kalmıyorsa da, kiraya veriyor. Bugün barınma sorunu yaşayan onlarca, binlerce insan varken, arkadaş konteyneri belki de başka amaç, başka niyet için kullanıyor da olabilir. Duyuyoruz, kulağımıza geliyor bu tür çirkinlikler, pislikler, ahlaksızlıklar.

*

Ve o konteyner çevresinde oluşan çeteler. Komşularını taciz edenler, tehditle para sızdırmaya çalışanlar, dediğim gibi evinde kalıp aylığını 10-12 bin liradan kiraya veren şarlatanlar az değilken, bu bölgelerde fuhşun kol gezdiğini anlatanların sayısı oldukça fazla.

Alkol alıp nara atmalar, komşu kadın ve kızlara sarkıntılık etmeler, tacizler. Ve şikayetlerin ardı arkası kesilmese de, neticede alınamıyor.

*

TOKİ dedim de, yine bizlere gelen şikayetlerden anlıyoruz, geç de olsa ulaşım ve doğalgaz geldi, insanlar mutlu, memnun. Karacasu ve Ferhuş TOKİ’leri. Hak sahiplerinin oturduğun gören yok. Ya, tutup kiraya veriyor, 10-15 bin arası. Çünkü merkezde ya evi var, ya kirada oturuyor.

Üstelik evi de hasarsız, fakat TOKİ’den yer almış nasıl aldıysa. Hangi gücünü kullandıysa artık!

Şu da var, TOKİ konutlarında, ki gittik gördük, malzeme birinci sınıf, fakat işçilik üçüncü veya dördüncü sınıf. Göreceksiniz, yakın tarihte, kullana kullana o işçiliklerin ne kadar berbat, kalitesiz olduğu meydana çıkacak.

Çünkü, ihaleyi alanlar, Allah bilir kaç taşeronun el değiştirmesiyle dağıtıyor ona buna, zaten malzemeleri de şehirden alan yok, dışarıdan geliyor yüzde doksanı. Çalışanlar da öyle. Merkeze giren bir mali kazanç yok denecek kadar az.

Dedim ya, biz bilmeyiz bazı şeyleri, böyüklerimiz daha iyisini bilir. Bize daha fazla ileri gitmek yakışmaz, ancak lahmacun yemek düşer!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.