2025-01-10 10:53:08

Kapatacaksın bu sendikaları

Mehmet FİSKECİ

mfiskeci_kimlik@hotmail.com 10 Ocak 2025, 10:53

Güya çalışanların özlük haklarını koruyacaklardı, bu nedenle bünyesinde binlerce üye barındırıyorlar, güya çalışanlara söz hakkı tanımanın yerini ve zamanını tayin etmek için başkan sıfatıyla seçilmişlerdi.

Sendikalar.

Geçmişte, Sümerbank’ta çalışırken çok gördüm bu sendikacılık ayaklarını, numaralarını. İşçinin yanındaymış gibi dururlar, altlarında lüks araba, üst baş düzgün, her gün o pavyon senin bu pavyon benim hesabı gecelere akmalar, işçiye gelince yılışık poz verirler, patrona, orta yerde, mutfakta müessese aleyhine bağırıp çağırırlar, müessese müdürünün odasına tekme ile girerler, evlerinde bulamadıkları yemekleri müessese mutfağında burunları ile iterler, işçiye şirin gözükmek için adeta gövde gösterisi yaparlardı. Çoğu görgüsüz ve cahil takımıydı. Kaba, küstah… Pavyon fedaisi kılıklı…

Fakat kozmik odalarda, otel odalarında, gizli bölmelerde uyuşurlar, anlaşırlar ve sevişirlerdi.

*

Üretim durmuş, düzen bozulmuş, huzur kalmamış ç ok da umurlarında değildi o sendikacıların.

Çalışanı sokağa bile dökerler, memurları kapıdan içeri sokmazlar, işçinin yemeğini, çalışma saatlerini, çalışma barışını tesis edeceğiz numaralarıyla işçinin gözünde kahraman olurlardı kendilerince.

Güya işçinin maaşını sendikacılar belirler, güya işçinin fazla mesaisin kendileri tayin ederler, güya işçinin yemeğini (menüyü, listeyi) kendiler hazırlar, güya işçinin dertleriyle dertlenir, sorunlarıyla yatıp kalkarlardı.

İşveren, yani patron neyi, ne kadarını uygun görürse onunla idare etmeye, yetinmeye mecbur olduklarını, kaldıklarını ve kalacaklarını bile bile işçi dostu kılığından çıkmazlardı. Ve patrona ve işverene ve en önemlisi de hükümete yakın olmak, hükümeti desteklemek zorundalardı. Yoksa ekmek yoktu kendilerine.

Oturmalar, konuşmalar, ortaya rakam atmalar hepsi oyundu, tiyatroydu, gösteriş budalasıydı.

Sonra da oturup o kavga ettikleri, tartıştıkları, eleştirdiklerini zannettiğiniz kimselerle akşam otel odalarında, yemekli masalda, içki kadehi kaldırırken beraber olurlardı. Yaşadık, gördük bunları…

Not: Reşat Enis’in sarı sendikacılığı anlatan romanı SARI İT eserini mutlaka okuyun!

*

Son asgari ücret belirleme tiyatrosunu hep birlikte izledik, izlediniz. Hükümetin bir ekonomi politikası var. Feriştahı gelse bunun üzerine çıkamaz.

Ama sendikacı kılıklılar işçiden yana güzellik uzmanıydı sanki ve ücretlere güzelleme, güncelleme yapılacak, yapacaklar adı altında oyunun birer parçası olduklarını bile bile oyunu sürdürdüler gözümüzün içine baka baka.

Şu sonu ….sen’le biten sendikalar.

Yahu sağlık camiasını bile bunlar idare ediyor. Bunların dedikleri başhekim olur, bunların istedikleri başhemşire olur, bunların istedikleri şartlar uygulanır, bunların istedikleri çalışma düzeni devreye sokulur.

Aksini iddia eden varsa, gelsinler ispat ederim.

Partilerin sağlıktan, eğitimden vs. sorumlu temsilcileri de bu oyunun, bu tiyatronun birer parçası, figüranı.

*

Dedim ya, son asgari ücret belirleme sürecinde yaşadık bunları. Gördük yani. Toplanıyorlar, bir iki rakam ortaya atıyorlar, düşüncelerini söylüyorlar, işçiden yanaymış gibi duruşlar, mimikler, kaşlar-gözler oynatıyorlar, nihayetinde hükümetin, patronun, işverenin dediği oluyor.

Mecburen, mecburiyetten!

Pazarlıklar yalan.

Hani kahvelerde kağıt oyunu oynarlar ya. Pişti mesela. Sinek ikilisinden farkı yok bu sendikacıların.

*

Ben beni bildim bileli o malum sendikanın başkanı aynı adam. Seneler geçer, seçimler geçer, asgari ücret tartışmaları her yıl Aralık ayında kuyruk gibi uzar gider, fakat neredeyse 80’e gelmiş yaşı, daha koltuk derdinde, lüks ve şatafat peşinde.

Ne oldu, beklenen zam yüzde 30… Rakam ve oran baştan belliydi. Bakan da, sendika başkanı da sayın Cumhurbaşkanımızın ağzının içine bakıyor. Mecburlar bakmaya.

Zaten aylardır tartışılan o rakam sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın aklında, ajandasında yazılıydı, duruyordu. Arkadaşlar nafile yere toplandılar, nafile yere çene, nefes tükettiler, sonunda ‘hadi yüzde 30 zam hayırlı olsun, güle güle harcayın!’ dediler, oturdular koltuklarına, kenara çekildiler.

Bir sene sonra yine aynı tiyatro sahneye konulur. Aynı oyuncular, aynı aktörler, aynı figüranlar boy gösterir, neticede hükümetin, yani Allah uzun ömürler versin sayın Erdoğan’ın akında-fikrinde olan, ajandasında yazılı rakam açıklanır dedik, açıklandı. Millete de ıpırahat oldu!

Eee hadi, güle güle harcayın!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.