‘Madem beni aday göstermediniz. Bundan sora ben bu oyunda yokum, ne haliniz varsa görün!’ der, çekip bir tarafa üstü giderdi.
Gitmedi.
Koltuğu bırakmadı. Sorumluluğunu biliyordu çünkü. Ta ki 1 Nisan sabahına kadar, çiçeği burnunda başkan Fırat Görgel mazbatasını alıp bayrak devir teslimine kadar daha ilk heyecanla, ilk aşkla görevinin başında.
Helal olsun diyorum.
‘Benden sonra tufan!’ deyip küsmedi. Tercih ve teveccühe saygı gösterdi, genel merkeze olan sadakatinden kuşku duymadığımız için, depremin ana üstü şahsım şehrinde canla başla çalışmaya devam ediyor.
Evet, başkası olsaydı, ‘madem aday gösterilmedim. Ne diye kendimi yorayım, zaman ve efor harcayayım. Yerime gelecek olan düşünsün bundan sonrasını!’ derdi.
Ne bir bıkkınlık, ne bir yılgınlık, ne bir yorgunluk…
*
Kuşkusuz görevler, koltuklar kimseye baki değil. Gelen gidecek, konan göçecek. Bu değişmez kural.
Mahkemenin kadıya mülk olmadığını bilmeyen mi var!
Başkan sayın Hayrettin Güngör de, 5 yılını bitirdikten, koltuğu devrettikten sonra gönül rahatlığı, iç huzuru ile köşesine mi çekilir, ya da başka bir göreve mi atanır, bilemiyoruz.
5 yıllık süre zarfında kurumun delikli kuruşuna halel getirmeyen, beytülmal’a zarar vermeyen, kurumu mali ve idari açıdan disipline eden, bizim şimdiye kadar alışılageldiğimiz başkan tiplemesinden uzak olunca da kimseye yaranamayan Güngör, eminim vicdanen rahat.
*
Kumarı bilmese de, sevmese de, kamu parası ile zar atılmayacağını bilir.
Kaynakları hoyratça kullanmadı.
İsrafa dur dedi.
ATM memurlarını hizaya getirdi.
Uçan kuşa borcu olan kuruma itibar sağladı.
Herkese evet, herkese okey, herkese tamam o iş bende deseydi, herkese mavi boncuk dağıtıp, yeşil ışık yaksaydı, her iş talebinde bulunanı işe alıp kadroyu lüzumsuz yere şişirseydi, Hayrettin Güngör’den iyisi yoktu.
Dürüst kaldı. Ha, siyasetçi olabildi mi, işte bir onu beceremedi. Ne ilmi siyaseti becerebildi ne de kurumsal siyaseti.
Zaten becerseydi, bir 5 yıl daha görevinin başında olacaktı.
Kısmet buraya kadarmış!
Nasipten, kısmetten ziyadesi olmuyor azizim!