“Bize zorla isim, zorla aday dayatmayın, sevmediğimiz, hizmet edeceğine inanmadığımız, ranta dayalı çaba göz önünde tutularak güvenmediğimiz kimseleri bize başkan diye oy vermeye zorlamayın! Biz kimi seçeceğimizi, kime oy vereceğimizi, kime inanıp kime güveneceğimizi biliyoruz. Sizin aklınıza ihtiyacımız yok. Bizi bize ve bizi rahat bırakın!’ mesajı verilmişti.
Ne zaman? 31 Mart öncesi.
Çünkü vatandaş gelişmeleri, kurulan tuzakları, ayak oyunlarını, çevrilen dolapları, Ali Cengiz oyunlarını, halkınmış gibi aslında halka ait olmayan projeleri servis etme çabaları ‘geliyorum’ diyordu. Okuyor, gözlemliyor, araştırıyordu. Eski seçmen profili gitti artık, koyun yerine koyduğunuz o seçmen kitlesi var ya, vakti zamanı geldi miydi gününü gösterir adama!
Vatandaş bunu gördü. Gördü ve uyandı. Tedbirini aldı, tehennili davrandı, zaten haftalar öncesi kime oy vereceğini de kafasında şekillendirmişti.
Kararsızlar bile kararını çoktan vermişti.
Keşke diyorum da geride kaldı, keşke vatandaşı kendi haline bıraksaydınız!
*
Ağzımız yanmıştı. Bu kez aday tespitinde dikkatli olunacaktı. Aynı hataya düşmemeliydik. Halkta karşılığı olmayanların aday gösterilmeyeceğini sanıyorduk.
Yanılmışız. Siyaseti çok iyi bildiğini zannedenler seçmeni ve oyları çantada keklik sandılar. Vatandaşı koyun yerine koyup ‘Nasıl olsa Maraş AK Partinin kalesi, başka mahalleye gitmez bizim seçmen!’ diye düşündüler.
*
Tuttular, iddia o ki Nevzat Pakdil istedi diye 2 dönem Göksun Belediye Bakanlığını yapan Hüseyin Coşkun Aydın’da ısrar ettiler. Bölgenin hafızası Selim Cüce Yeniden Refah’tan başkan seçildi.
Tuttular, iddia o ki Celalettin Güvenç istedi diye Yumaklıcerit belediye eski başkanı Murat Ceyhan’ı Pazarcık’a aday gösterdiler. Gösterdiler ama arkasında durmadılar, desteklemediler. Yoksa sevgili Ceyhan düzgün adamdı. Peki soruyoruz, İbrahim Yılmazcan’ın suçu, günahı neydi.
Elbistan… Tuttular, kim önerdiyse 40 yıllık inşaat mühendisi Abdullah Yener’i, tutmayınca-olmayınca Elbistan İlçe eski Başkanı Ecz. Murat Mercan’ı milletvekili (AK Partinin kurucu ilçe başkanı idi) Av. Mevlüt Kurt istedi diye aday gösterdiler.
Tuttular, 2 dönem Dulkadiroğlu Belediye Bakanlığı yapan, fakat depremde içesi yerle bir olan, adeta enkaza dönen ilçeyi abad etsin diye milletvekili Ö. O. B. Debgici istedi diye Necati Okay’da inat ve ısrar ettiler, yeniden aday gösterilmesini sağladılar. Harakiri yaptılar. Nihayetinde elleriyle Yeniden Refah adayı Mehmet Akpınar’a hediye ettiler. Bile bile… Geliyorum diye diye…
(Not: Aday gösterilme sürecinden önce ilçe teşkilatının ‘Necati Okay aday gösterilmez ise toptan istifa ederiz!’ ayarlanmış ve uyarlanmış tehdidi işe yaradı demek. Oysa hepsi oyunun, senaryonun birer parçasıydı)
Tuttunuz, Osman Okumuş gibi teknik ve sosyal belediyeciliğin kitabını yazmış hizmet adamı elinizin tersi ile kenara çekip, her ne kadar aynı soyadı taşıyorsa da akrabası olmayan Feyzettin Okumuş’u aday gösterdiniz. Oysa ilçede ve çevrede güçlü bir isim, güçlü bir siyasi figür olan Ziraat Odası Başkanı Mehmet Karaca vardı ki, aşiret muhtarları ve çiftçiler bile onu desteklemişti.
*
Halkın radarına giremeyenler, siyaseti karikatüre, mizaha çevirdiler.
Ne oldu? Aday belirleme ve isim hataları yüzünden karşı mahallenin değirmenine su taşıdınız, başta Elbistan olmak üzere Pazarcık’ı, Türkoğlu’nu, Göksun’u ve Dulkadiroğlu’nu elinizle öteki mahalleye ikram ettiniz. Kaleleri birer birer kaybettiniz.
Az kalsın Onikişubat da gidiyordu elinizden.
Kalırsa şayet (2026’de bir erken seçim olmaz ise) 2028’de vatandaşın karşısında neler söyleyeceksiniz?
Peki sormayalım mı, bu ilçe ve oy kaybının faturasını kime keselim? Vatandaş zaten kesti keseceğini de, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan bunu yapanların yanına bırakır mı, bu hezimetin bedelini birine, birilerine ödetmeyecek mi?
Allah Fırat Görgel’e yardım etsin!
*
NOT: Sabah Gazetesi yazarı duayen Gazeteci Yavuz Donat’ın Pazarcık ve devrik başkan İbrahim Yılmazcan için yazdıkları… Birkaç gün sonra…