Bazen yazacak, söyleyecek çok sözünüz olur, çekinirsiniz, kelimeler boğazınızda düğümlenir, belki de korkar tırsarsınız, ama o kelimeleri, o cümleleri içinizde saklar, bir gün lazım olacağını düşünür, yazının sonuna, dilinizden düşmek üzere olan o gizemli ‘keşke’yi saklarsınız.
Zaten dikkat edin, yazıların çoğunun sonu keşke-keşkelerle biter.
Keşke diye bir kelime bulmuşlar, kimse de kusura bakmasın da her yere yakışıyor mübarek! Joker gibi, dama taşı gibi, şah gibi. İçinde sır gizler, esrar gizler, gizemi saklı tutar.
*
İnsan bazen tüm kırgınlıklarını, nefretini, öfkesini, kavgasını bazen de koskoca bir hayatı bir ‘neyse’ye sığdırır.
Bazen sözün bittiği yere gelir, tıkanırsınız. Kelimeler, cümleler ağzınızın içinde dolanır, dans eder, fakat belki birilerine dokunur diye vazgeçersiniz, belki de birilerini kırmaktan ürker, belki de öfkenizden, belki de bitmeyen kavgalarınızdan vazgeçme niyetinizi açığa vururcasına hep keşkelere sığınırsınız.
Bu şehir için, bizi yönetenler için, siyasiler için, isminin başında ‘başkan’ yazan bir umum sivil toplum kanaat önderleri için, bazen bir basın kuruluşunun yönetim kurulu başkanları için iki kelime döktürmek geçer içinizden, Allah’a havale eder, başınızı sağa sola çevirir, vazgeçersiniz.
*
Depremden çıkalı iki yıl geçti, başkanlar koltuğa oturalı bir seneyi devirdi. Ve biz (mesleğe 55 yılımı verdim, daha ‘araştırmacı-gazeteci’ olamadım, ona yanarım da, neyse!) bu şehir için, bizi yönetenler için, bu şehirden sorumlu olduğunu iddia eden siyasiler dahil hatta başta gösterebilirim, etkili ve yetkili isimleri tartışmaya açmaya çalışırız zaman zaman, lakin sözün bittiği yeri hatırlar, ‘hele şimdilik dursun!’ deriz.
Depremden sonra memlekette dümbüklerin, bilmem hangi kenar mahalle dilberlerinin, merhametsizlerin, kitapsızların, umursamazların, Allahkorkusu tanımayanların, dinsiz-imansızların, vefasızların, hayasızların, şerefsizlerin, kendini gazeteci yerine koyan bozmaların, edepsizlerin sayısı o kadar arttı ki, buna uyuşturucu kullananların sayısını da ekleyin...
Söyleyecek, yazacak çok şey var ama…
Neyse…