2025-01-20 09:15:58

Kimi, kimleri, neyi boykot etmeli?

Editör

20 Ocak 2025, 09:15

Rabbim uzun ömürler versin, Ne diyordu sayın Cumhurbaşkan; “Pahalı ürün satanları dize getirecek etkili yöntemlerden biri boykottur. Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz, satın almama özgürlüğünü kullanmaktır!”

Edirne’den Kars’a, 3 harfli zincir marketlerin raflarında ne varsa, sanki yarın kıyamet kopacakmış gibi, deprem dahi akıllandırmadı bizi, tıka basa doldurduk mutfağı, kileri. Paramız yoksa kredi kartlarına sarıldık, saldırdık!

Zaten daha asgari ücret açıklanmadan, yılbaşı bile gelmeden, çalışanlar ve bizler daha zamlı emekli maaşlarımızı bile almadan etiketleri değiştirdiler, kallavi zamları yapıştırdılar.

Sahi, bu fırsat düşkünlerini nasıl dize getireceğiz?

*

Zurnanın zırt dediği yerde sorunun cevabını vermek yine benim gibi mahallenin delisine düştü!

Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, boykot etmek. Elmalı telefonum olsa kaldırıp yere çalacağım da, yok! (Neşe hanım sen benim aklıma uyma!)

Ben meselenin başka tarafındayım. Siz de beni takip edin, peşime takılın, hayatınızı yaşayın ve yazının devamını okuyun!

*

Seçimin üzerinden neredeyse 10 ay geçti, geçiyor. Bakıyorum, siz de farkındasınız ama bir şey diyemiyor, sesinizi çıkartmıyorsunuz; bazı belediye başkanları lay-lomla günü kurtarma peşinde iken, lale devrini dibine kadar yaşarken, yahu insan bir temel atar, bir eser, bir iz bırakma adına iki demir arasına bir kilo çimento dökecek kadar da mı yok hükmündesiniz, imkansızları oynuyorsunuz da, daha ne diye oyunda oynaştasınız!

Eskiden yarım kalan ne varsa onu bitirmeye çalışıyor, onu da yapmış gibi, yapıyormuş gibi davranarak sahiplenme derdindesiniz de, ya da yapılanların isimlerini, işlevlerini değiştirip yeniymiş gibi bize yutturuyorsunuz! Kusura bakmayın da millet de yemiyor artık bu numaraları. Alnımızda salak mı yazıyor!

Şimdi biliyorum, yazıyı okuyanlar seslenecek arkamdan, ‘Sayın Fiskeci, bunu demekle belediye başkanlarını zan, töhmet altında bırakıyorsun. Kimi boykot ediyor isen açık açık söyle de bilelim!’

Pışşık, anan güzel miydi birader! Bekle biraz, sabret, onun da vakti gelecek!

*

Her şeye zam gelen ülkemde ve şahsım şehrinde insafsızlığa, acımasızlığa, kul  hakkı yemeye, merhametsizliğe de zam gelmiş olmalı ki, piyasalar yangın yeri. Deprem sadece canlarımızı almamış, aklımızı da almış belli ki.

TOKİ, EPP ve Emlak Konut kadar Azerbaycan Hükümeti özellikle şehrin merkezini ayağa kaldırma noktasında gayretle, özveriyle ve büyük bir süratle çalışıyorlar. Allah razı olsun!

Muhtemelen Şubat veya Mart içinde özellikle Trabzon Bulvarı üzerindeki konutlar hak sahiplerine teslim edilecek.

Buraya kadar tamam, sıkıntı yok.

*

Yok da, kardeşim o mümtaz, küçük de olsa, balkonu düdük kadar olsa da, altındaki dükkanlar ancak telefoncu dükkanı olabilecek kadar olsa da, araya bir umumi tuvalet, modern adıyla bir WC yapmak hiç mi aklınıza gelmedi?

Bakın, Uzunoluk’tan Bahçelievler Camiisine kadar olan yol boyunda ne cami kaldı namaz kılacak, ne cenaze kaldıracak, ne de bu camilerde kullanılacak umumi tuvalet. Ulu Cami yanındaki pislik yeri tuvalet diye göstermeyin bana, insanın midesi bulanıyor. Başka ne tür pisliklerin döndüğünü kaç kez haber yaptım, birileri çıkıp da ‘Ne gibi pislikler yaşanıyor!’ diye sormadı, araştırma gereği bile duymadı.

Rezalet, pislik dediysem anlayın siz.     

İhtiyacı olanlar nereye gidecek, açık alanları mı kullanacak. Yaşlılar var, çocuklu kadınlar var, engelliler var. O kadar modern yapıların arasına çocuk emzirme odasının da yanında yer alacağı bir umumi tuvalet yapmayı hiç mi aklınıza getirmediniz?

Boykot ediyorum sizi!

*

Ve yine aynı yol güzergahında bir banka şubesi var da ben mi görmedim? Trabzon Bulvarındaki işyerlerini telefonculara verdiniz de, büyük mağazaları nereye koyacaksınız?

Tamam, Piazza ilerisindeki Maslak’ta, bir ‘finans merkezi’ kuruyorsunuz da, şehir merkezini niye es geçiyorsunuz?

Cazibe merkezini köye, telefoncu dükkanlarının mezarlığına çevirmenin manası ne?

Lütfen, gecikmeden acilen bir banka şubesi ve umumi tuvalet koyun orta yere. Kırın, dökün bir yeri, yapın bunu.

*

Şu Aksu Çayı’nı yaza yaza gına geldi. İçinden geçmişim gibi midem bulanıyor da, insan ve çevre kirliliği konusunda hayatı zehreden barajları kirleten, kimyasal atıkları ile canlı hayatı öldüren, işletmelerindeki arıtmayı gündüz dereye boca etmeyip, mesai bitince Çay’ı zehire dönüştüren işletmeler için acaba Çevre ve Şehircilik İl müdürlüğü ne düşünüyor?

Ceza yazmak çözüm mü, değil. İşletmeleri 7/24 arıtmayı kullanmaya zorlayacak dayatmalar, zorlamalar olmalı. Yoksa doğal ve canlı hayat yaşanmaz hale gelmiş, kimsenin umurunda değil.

Boykotum, arıtması olduğu halde çalıştırmayanlara, kimyasal atıklarla insanları, çevreyi ve doğal yaşamı zehirleyenlere.

*

Son boykotum siyasilere.

Bırakın gazetecisini, bırakın esnafını, bırakın vicdansız ve Allah korkusu gömleğini üzerinden atmış ev sahiplerini, çalışıyormuş gibi yapıp aslında yukarıda da söylediğim gibi lay-lomla vakit geçiren, lale devrini yaşamayı sürdüren, günü kurtarma siyasetiyle şehre gelmekten korkan, geldiklerinde de halkın arasına inmekten imtina eden milletvekillerine, gittiği yerde, bulunduğu ilçe halkına hakaret edercesine ‘siz il olacak kadar yeterli kültüre sahip değilsiniz!’ diyen pot kırma üzerine yüksek lisans yapmış hasbelkader siyasetçi diye bize dayatılmışları boykot ediyorum!  

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.