Siz, mizah yazarı Muzaffer İzgü’nün ‘Bulutlara simit satan çocuk’ adlı kitabını okudunuz mu?
Peki, madem bulutlara simit satmak mizahtan öteye gitmez de, siyasilerce vatandaşa hayal satmak ne anlama geliyor, buna dair verilecek cevabınız var mı?
Biz, millet olarak, suya imza atmayı, çocuklar gibi fırıldak çevirmeyi, alıcısı çokmuş gibi hayal satmayı, havaya yumruk sallamayı ve bulutlara simit satmayı seviyoruz.
Palavrayı da…
*
Atananlar, Ankara’dan gönderilenler ve seçilenler. Sivil toplum kuruluş kanaat önderi olduğunu ileri sürenler, artık günümüz şartlarında hiç bir geçerliliği, etkisi ve yetkisi kalmayıp ülkemin ekonomisine yük almaktan öteye gidemeyen muhtarlar, herkesin cep telefonu var, herkes işini gücünü e.devlet üzerinden yürütürken, esnaf odalarının ve belediye meclis üyeliklerinin fuzuli olduğunu ısrarla yazıyorum, tabi bu ismini zikrettiğim kitlenin de nefretini, öfkesini kazanmıyor değilim.
Ama doğru bir tane.
*
Bizim millet iyi niyetli, saf ve ne derlerse desinler hemen inanır. Geçmişte söylenen yalanları, yerine getirilmeyen sözleri, suya atılan imzadan farkı olmayan vaatleri çabuk unuturlar.
Balık hafızalı derler ya, biz aynen öyleyiz. Bağırır, çağırır, küfrederiz. Yarın sandık önümüze geldiğinde o öfkeyle söylediklerimizi, ettiğimiz küfürleri unutur, yine de tuttuğumuz takıma, gönül verdiğimiz partiye oy veririz.
Ya rengine aşıkızdır, ya liderine.
*
Tuttuğum, benimsediğim bir söz var, niteliğini bilmediğin sayıyı kullanma! Siz de, şu son günlerde yine, yeniden gündeme gelen ‘marka şehir’ vaadini ben bir yerden hatırlıyorum.
Büyükşehir kurucu belediye başkanı Fatih Erkoç çok kullanır, adeta diline pelesenk hale getirmişti. Her fırsatta, her cümlede Kahramanmaraş’ı marka şehir yapacağını ileri sürer, iddia ederdi.
İkinci kez aday gösterilmeyince, araya önce pandemi, sonra deprem girince, ‘marka şehir’ efsanesi rafa kalktı zannediyordum, meğer değilmiş.
Bu kez de Dulkadiroğlu Belediye Başkanı sevgili Mehmet Akpınar, bir toplantıda Dulkadiroğlu’nu ‘marka şehir’ haline getireceği iddiasını ortaya koyunca, Allah var gülümsemedim değil.
*
Kıymetli başkanım Mehmet Akpınar’ın suya imza atacak biri olmadığını, havaya yumruk sallayarak topluma hayal sattığını, ilçe halkına, bizlere hayal satan bir hayal taciri olmadığını biliyorum ve ona güveniyorum.
Fakat bir önerim var. Marka şehir iddiasını dilerim hayata geçirir. Ancak kıymetli Akpınar’ın ilçenin sahip olduğu tarihi miras ve kültürel değerlerin daha geniş kitlelere tanıtılması ve turizmin canlandırılması noktasındaki çabasını alkışlıyorum.
İlçe sınırların içinde bulunan, şimdiye kadar, her seçim d öneminde çoğu kez siyasete malzeme olan, şimdiye kadar gün yüzüne çıkartılması konusunda somut adım atılmayan, kültürsüz ve turizmden yoksun bir müdürlüğümüze rağmen, komşu illerin tarih mirasından daha zengin olmasına rağmen turizme kazanılmamasını bir türlü hazmedemiyorum.
Şayet Dulkadiroğlu marka şehir olacaksa, evvel Namık Kemal Mahallesinde, toprak altında yok olmayı ve unutulmayı bekleyen, ölü yatırım lafı belki biraz ağır gelir ama, tarih ve kültürel zenginliğimiz Germenicia’yı layık olduğu yere taşıyacağınıza eminim ve kefilim.
Bacasız sanayi turizmin gelişmesi, şehrin tanınması ve ekonominin canlanması, piyasaların hareket ve bereket kazanması açısından önem arz ederken, siz geleneklerine, tarihine, kültürüne, inançlarına saygılı ve sadık bir belediye başkanı olarak, senelerin ihmali Germenicia zenginliğimizi gün yüzüne çıkartın, tarihi bizlerle buluşturun, komşu illerdeki kültürel ve tarihsel varlıklar gibi yer altından kurtarın, müzemize taşıyın, sizin heykelinizi ben dikerim.
Emekli maaşım feda olsun!