Yok daha neler!
Her ne kadar Atatürk’e atıfta bulunarak, ‘Her vilayetten bir kişi, Maraş’tan ise tuttuğunuzu getirin!’ iddiası, şehir efsanesi bana tuhaf gelse de, kamuoyunda söylenir, yazılır.
Fakat, kurtuluş mücadelesinde fitili ateşleyen, düşmanı 22 gün gece-gündüz savaşından sonra şehirden kovan yiğit insanların yaşadığı şehir için Ulu Önder’in böyle bir söz söyleyeceğine ihtimal vermiyorum. Birinin canı sıkılmış, bir yerinden uydurmuş!
Deli varsa veli de vardır. Bir zamanlar bu şehirde Çürük vardı, bir zamanlar bu şehirde Hortum vardı, bir zamanlar bu şehirde Halil İbrahim vardı, bir zamanlar bu şehirde Mikdat vardı, bir zamanlar bu şehirde Deli Bahar vardı, bir zamanlar bu şehirde Çakmak vardı.
Her ne kadar mağdur, her ne kadar gariban, her ne kadar toplumun sevilen yüzleri olsa da deli gözüyle bakılmaz, aksine onlara hürmet edilir, onların hayır duaları alınır, onlara ayrı bir sevgi gösterilirdi şehirde.
Ve herkes onlara yemek yedirir, para verir, kesinlikle onların kıyafetleri, sözleri için önyargılı davranılmaz, konuşulmazdı. Rabbimin sevgili kullarıydı çünkü onlar.
*
Bu saydığım velilerin, mağdur ve gariban insanların hiç biri hayatta değil bugün. Ama onların yerini kendini dünyanın en akıllı, en zeki insanı yerine koyan akıl hastaları çoğaldı.
Ayrıldığı eski eşini veya geçinemediği kaç yılık karısını sokak ortasında darp edip, çocuklarının gözü önünde katleden deliler çoğaldı.
Evli barklı ve çok çocuklu olduğu halde, eşini başkaları ile aldatan bir toplumun deliler sürüsü sardı meydanı.
Çocuk istismarları televizyonlarda, gazetelerde her gün manşet olurken, akıldan perişan sapık, kendini meczup yerine koyan insan kılığındaki hayvani mahlukatlar geziyor aramızda.
Bıçakla, silahla, dönerci satırı ile gezen manyaklar, psikopatlar, suça karışmış suçlular ordusu ile her gün yan yanayız, birlikte sokaklarda, kaldırımlarda dolaşıyoruz bilmeden, farkına varmadan.
Tik tok gençliği, hani şu siyasilerin bir zamanlar ‘Z kuşağı’ dediği çılgın gençlik, bugün sapıklık peşinde, bugün sosyal medya maymununa dönmüş vaziyette, ne saygı biliyorlar, ne sevgiden anlıyorlar, ne büyükleri biliyorlar, toplu taşıma araçlarında ne yaşlılara, ne hamile ve çocuklu kadınlara yer veriyorlar. Kulaklarında kulaklık, cep telefonuna mahkûm olmuşlar, gözleri kimseyi görmüyor. Siz bunları akıllı mı zannediyorsunuz.
Tımarhane açsanız iki güne kalmaz dolar da yer bulamazsınız geriden geleceklere.
*
Maraş’ta deli var mı soruma hangi cevabı verirsiniz bilemem de, halk arasında konuşulan, tartışılan şu ifade var, ‘el deliye, biz akıllıya hasretiz!’
Bu ifade, bu cümle siyasiler için mi söylenir.
Bu ifade, bu cümle kendini sanayici ve işadamı yerine koyanlar, kendisinin ‘abi’ olduğunu iddia edenler için mi söylenir?
Bu ifade, bu cümle elinde cep telefonu, omuzunda dandik kamera ile ona buna çemkiren, tehdit ve şantajı gazetecilik sayanlar için mi kullanılır?
Bu ifade, bu cümle gelmişte çalmış, yemiş, kurumun içini boşaltmış, doğruluk dürüstlük ayağına kurumun itibarını yerlerde süründürmüş, kurumsal kimliğe ihanet etmiş bilumum başkanlar için mi söyleniyor?
Yani biz deli miyiz? Ya da el deliye, biz akıllıya hasret mi çekiyoruz?
Hangisine?!