Akla ilk gelen isimler; Hanefi Mahçiçek, Osman Okumuş ve Doç. Dr. Zühal Karakoç Dora desem bana katılır mısınız?
Peşin söyleyeyim, bu bir güzelleme yazısı değil. Bana göre gerçeğin ta kendisi. Tabi yorumlarım beni bağlar, katılır veya katılmazsınız, o sizin bileceğiniz iş.
Bir kere gülmek her insana yakışmaz, gülümsenmek de öyle. Bazılarında, birkaç beden büyük elbise giymiş gibi durur suratlarında. Emanet almış gibi. Podyuma soksan rüküşlükten ödül alır mı, alırlar.
Hani şarkıda Emel Sayın diyordu ya; ‘Gülmek sana yakışıyor’ bu 3’ü de birbirinden değerli dostlar için söylenecek başka kelime, cümle bulamıyorum. Bazen bir gerçeği anlatmak istersiniz, kelimeler, cümleler yetersiz kalır ya, şu an o moddayım.
*
2 dönemdir Onikişubat Belediye Başkanlığı yapan, geçmişteki bürokratik ve siyasi tecrübesi yanında milletvekilliği de yaptığı dönemlerde şehre hizmetleri dokunmuş isim Hanefi Mahçiçek bu meselede ilk akla gelen isim bence.
Bizim Maraş tabiriyle bir gevrek gevrek gülüşü var ki, dünyalara bedel. İçiten güler, samimidir, sevdiğini sever, nefret ettiğine de mimikleriyle, duygularıyla, kelime-cümleleri le belli ettirir.
Ama Hanefi Mahçiçek başkan hep gülmüştür. Gülmeyi seviyor, insanlar onun bu samimi gülüşüne hayran kalıyor.
O, bu şehre, bu kadim kentin insanlarına hizmet anlamında, insan odaklı iz ve eserleriyle isim yapmış başkan, ilkleri yaşatan yerel yönetici olarak anılacaktır.
Osman Okumuş desem.
Gerçi onu anlatmak hem kolay, hem zor. O’nunla aşamayan, oturup sohbet etmeyen, yemek yemeyen, yolculuk yapmayan anlayamaz.
Allah onu gülmek, gülümsemek için yaratmış. Belediye başkanlığı yaptığı dönemlerde, Beyoğlu ve Türkoğlu’nda insanlara dokunan hizmet ve yerel yönetici anlayışı ile iz ve ser bırakmış başkan olarak bilinir.
İmkanları dar, sınırlı bede ve ilçe belediye başkanlığı dönemlerinde kaynak yaratma konusunda üstüne adam tanımadığım Osman Okumuş, dinlerken güler, gülümser, konuşurken güler, gülümser.
Gülmek ve gülümsemek onunu yaşam biçimi olmuş. Bu sevgiden, samimiyetten kaynaklanan bir şey olsa gerek.
*
Ve Milliyetçi Hareket Partisinin prensesi, şehrimizin Meclis’teki tanıtım elçisi, gülmesi kadar gülümsemesine yüz ve kalp güzelliği ide eklenince, tabi ki akla Doç. Dr. Zühal Karakoç Dora gelecektir.
Şarkıda söylendiği gibi, gülmek-gülümsemek ona yakışıyor.
Yüreğinde biriktirdiği insan sevgisi ile temiz kalbiyle insanların gönlünde taht kuran bu güzel bayan, benim de ‘kızım’ diye hitap ettiğim prenses gülerken de, gülümserken de güven vermek bir tarafa, her nereden gelirse gelsin hangi parti mensubu, hangi takımın hayranı olursa olsun, yanına gelenleri dinliyor, imkanlar ölçüsünde yardımcı olmaya çalışıyor, bunları yaparken de gülümsemeyi yüzünden eksik etmiyor.
*
Kimisi içten güler, yakışır gülümser, bazıları da sinsi sinsi, pis pis sırıtır, kim bilir kafasında, beynin içinde kaç tilki dolaşıyordur, kim bilir aklından hangi cinlikler geçiriyordur bilemezsiniz.
Allah bizi sinsiliği, şeytani bakışları, hınzırca gülümsemeleri yüzüne maske eden her kim, kimler varsa, bizden uzak eylesin! Siyasiler dahil.
Gülme ve gülümseme konusunda samimiyetine, içtenliğine inandığım, güvendiğim 3 dosta da selam ve sevgiler gönderiyorum.