2012-06-04 13:20:30

Hovardalıkta şahin, borcunu ödemede karga olanlar!

Editör

04 Haziran 2012, 13:20

 

Her meslek gurubunda olduğu gibi, (buna medya da dahil) siyasetçiler, özellikle beldelere çöreklenen kerameti kendinden menkul bazı belde başkanları, bugünkü yazımız onlar için.

Her ne kadar saltanatları bittiyse de, imparatorluk hitam bulduysa da, seçim dönemine kadar koltukta oturacaklar, hasbelkader…

*

Basın camiasının belgeli dahi borçlarını ödemeyen, üzerine yatan, belki de alıp cebine atan, vekilin yanında gazeteciyi haksız-yalancı çıkartan, bir yalana bin katarak adam kandırmakta ve satmakta üstüne adam tanınmayan, hırsızlıkları ve yolsuzlukları ayyuka çıkan, edep ve insanlık yoksunu, toplumun kıyısında gezen üçüncü sayfa haberlerine konu olan üçüncü sınıf vatandaştan farkı olmayan siyasetçi bozuntusundan kurtulduk derken, bir de başımıza borçlarını ödememekte imtina eden belde belediye başkanları çıktı.

Hani şu içişleri Bakanlığının 23 Nisan tarihli kararı ile yetkileri elinden alınan (belediyeyi borçlandıramayacaklar, mal alıp satamayacaklar, imar tadilat işlerine karışmayacaklar, hasılı gelecekte sıkıntı yaratacak alış-verişten uzak duracaklar, tuvalete bile giderken validen izin alacaklar) her canı sıkıldıkça Ankara’ya gidip, orada ne yaptıklarını herkesin bildiği bazı belde belediye başkanları, kıskaç altına girince, herhalde nevirleri dönmüş olmalı ki, bazıları gazetecilerin belgeli borçlarını ödememekte inat ve ısrar ediyor.

Biri güneyde, (dağların yamacında) biri de kuzeyde…

İkisinin de havasından, çalımından geçilmiyor ne yazık ki…

*

Gazeteci reklâm atmıştır, mübarek günlerde kutlama koymuştur, faturasını kesip vermiştir,  lakin doğruluğu ve dürüstlüğü kendine ve partisine kalkan yapıp,  ödemeyen, üzerine yatan terbiyesiz adamlar, kerameti kendinden menkul sayarak, faturası verildiği, gazeteci tarafından vergisi de verildiği halde, aradan seneler geçmesine rağmen ödemeyen belediye başkanları var aramızda.

Sorsan, memleketi kurtarmış!

Desen, beldesine yapmadığını bırakmamış

Hatırlatsan, herkes kör cahil, kendisi alam-ı cihan!

Söyle desen, beldesine neler yapmış, hangi hizmetleri getirmiş, neler neler!

*

Varsan yanına, ‘Başkanım, bir kutlama versen, bir abone olsun!’ desen, bin dereden su getirir de, beldesini ağlama duvarına çevirir, ahlara vahları karıştırır, dizini döver, ağlar da ağlar ki, cebindekini çıkartıp veresin gelir.

“Kalk lan oradan, madem parama yok diyorsun, imkânlarım kıt diyorsun, hizmet veremiyorum, gelen paralar yeterli değil diyorsun, bırak koltuğu, seni zorla tutan mı var?” dediğinde, gözlerini açıyor fal taşı gibi, “Pışşşııık, anan güzel mi, ben bu koltuğa oturana kadar neler verdim, neler harcadım, kimlerin kucağını oturdum, biliyor musun sen!” dediğine tanık olursunuz.

Tabi içlerinde adam gibi olanları var. Gerçekten hizmet eden, belde sakinlerinin, partililerin yüzünü yere eğdirmeyen, kara çıkartmayan, kişiliğine eklediği hizmet aşkı ile beldesini abad edenler tabi ki konumuz dışı. Onları tenzih ediyoruz.

Zaten bizim kimleri kast ettiğimizi bazıları şıp diye anlamıştır.

Anlayan anladı yani…

*

Dün geldiği yeri unutuyorlar çabucak.

Ne oldum değil, ne olacağım ilkesini kenara iterek…

Lan oğlum, yarın beldelerin imparatorluğu sona eriyor, kıçın bile açıkta kalacak, günü geldiğinde, ki şurada kaç gün kaldı, muhtar bile olamadığın gibi, belki selam verecek birini bile bulamayacaksın.

Şimdi git Ankara’lara iş ayağına…

Hovardalığını da yap, ticaretini de…

Hem imaret, hem ticaret yani…

Yap da, nereye ve ne zamana kadar…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.