Bir de kırsal kesimdekiler.
Çünkü kırsal kesimde yaşayan insanlar, adayları tanımazlar, onlar liderlere ve partiye oy verirler. Şayet lider onun gönlünde yer edinmiş ise, nakış nakış yüreğine işlenmiş ise, gözünü kırpmadan, adayları düşünmeden gider sandığa oyunu verir.
Adaylar çok da umurunda değildir.
Ancak merkezde, şehirde böyle değil. İnsanlar partiden çok adayları teraziye koyar, hangisi daha ağır basıyorsa, hangisi daha güven veriyorsa, hangisi daha mükemmel temsil edecekse, oyunu ona verir, kurtulur.
*
Şimdi şurada 50günlük ömürleri kalan milletvekilleri ve adaylar şehirdeler. Seçim çalışmaları çerçevesinde sağa sola gidecekler. Muhtarlar, esnaf ziyaretleri, STK ile basın mensuplarını ziyaret ederek kendilerini, projelerini ve davaya olan sadakatleri yanında en çok da liderlerini anlatacaklar.
Çünkü adaylar kendilerinden çok liderlerine oy istediler, istiyorlar, isteyecekler. Çünkü kendileri olamadıkları için, kendilerini anlatmaktan aciz oldukları için, kamuoyu kendilerini tanımadıkları için, liderlerinin gölgesine sığınırlar, onun gölgesi altında seçime giderler.
Neyse…
Söylenecek laf çok da, sırası değil.
*
Siyasi partilerin milletvekillerine ve adaylarına bakıyorsunuz, esnaf ziyaretlerinde ilk tercih ettikleri yer Trabzon Bulvarı üzerindeki dükkânlar oluyor.
“Esnaf kardeşim nasılsın, iyi misin, işlerin nasıl, halinden memnun musun?”
Ne desin, ‘Mahvolduk, siftahsız kepenk kapatıyoruz, vergilerimizi bile veremiyoruz, halimiz duman!’ dese, bu hakaret olarak algılanacak, o vekil kapıdan dışarı çıkar çıkmaz, “Alo, Maliye mi, falan dükkâna bir uğrayıverin, bir ifadesini alın!” talimatını verecek.
Ne desin, alttan alacak, ‘Allah sizden razı olsun, çok şükür halimize, iyi ki varsınız, iyi ki geldiniz!’ deyip başından savacak!
*
Peki, siz adayların ve milletvekillerinin hiç hizmet almamış, en ücra semtleri dolaştığını gördünüz mü, duydunuz mu? Gitmezler, çünkü ayakkabıları tozlanır, çamurlanır. Şimdi oraya gideceksin, gariban geçim derdinde ne anlasın senin projelerinden, vaadlerinden! Akşama kazana koyacağı nevaleyi düşünür.
Bir Yahya Kemal’e gidip vatandaşın derdini dinleyen siyasetçi bulursanız, getirin bana size emekli maaşımdan yemek ısmarlayayım!