Toplumu oluşturan bireyler ister siyaseti tercih eder, ister iş dünyasını, ister basın camiasını, ister esnaf kesimini, ister bürokrasiyi, ister karakterine, yeteneğine hangisi denk geliyorsa ona meyleder. Ya da imkanlar, şartlar onu nereye sürüklerse, kader çizgisi neyi yazdıysa alnına, onu yaşar!
Herkes üstlendiği sorumluluktan, yaptığı hatalardan, edindiği servetten, çalıştırdığı kimselerden, edindiği borçtan, özeline giren ailesinden, sahibi olduğu işten sorumlu iken, bir işyeriniz varsa, adam çalıştırıyorsanız örneğin, seçici olmak zorundasınız!
İşinizi, eşinizi, arkadaşınızı, dostlarınızı iyi seçemezseniz, başınız ağrır, sıkıntıya düşer, ele güne ve dostlarınıza mahcup olursunuz. Rezaleti başka bir boyut!
Yaptığınız iş, üstlendiğiniz herhangi bir mesele, toplum içinse, insanların yönetimi, yararına ise içinize siniyor veya sinmiyorsa, sevabı da günahı da size yazılır!
*
Lafı dönderdim dolaştırdım, aklım sıra edebiyat parçaladım, siz de sabırla okudunuz, ben de maraza çıkmasın diye meseleye geliyorum. Hani merhum Süleyman Demirel demişti ya, ‘meseleleri mesele yapmazsanız, mesele kalmaz!’ benimki de o hesap işte.
Geçen hafta içinde, AK Parti il yönetimi görücüye çıktı. Teras’ta. Siyasetten ziyade hukuki etiketi sebebiyle AK Parti İl Başkanlığına atanan Av. Muhammet Burak Gül daha önce belirlediği asil ve yedek üyelerden oluşan yönetimi belirlemiş, sonra da A takımı diye tabir edilen ‘Yürütme’yi açıklamıştı.
Başkan Gül’ün iyi niyetinden, çabasından kuşkum yok! Yalnız bir izaha muhtaç (nizaha değil) cümleden sonra asıl söylemek istediğime geleceğim, bu bir hakaret, eleştiri yazısından ziyade, bir abi tavsiyesi, uyarıcı özelliği olan telkinler manzumesi.
*
Günümüzde artık herkes siyasetçi kesildi, şehirli-köylü kimlikleri daha çok konuşulur olurken, Başkan Muhammet Burak Gül bu listeyi kendi iradesi ile mi hazırladı, yoksa sağdan soldan müdahale edenler mi oldu, bilmiyoruz.
50 asil, 25 yedek üye listelenirken, tahmin ediyorum karışmayan, laf sokuşturmayan, ‘benim şu adamım listede mutlaka olmalı, yoksa küserim ha!’ diyen kalmamışken, bir milletvekilinin ‘partiye köylüler hakim olmuş, bu nasıl liste, bu nasıl siyaset!’ dediği iddiası herhalde dikkate alınmış olunmalı ki, siyasetten anlamayan ben bile, bize söylenenleri kulak arkası edemezdim.
Herkesin iddiası o, yönetimde kırsaldan, yani köyden bir-iki isimden başka kimse yok! Ama köylü kafası-zihniyeti taşıyanların sayısı oldukça fazla!
*
Zaten 2,5 veya 3 ay sonra genel kurula gidilecek. Liste değişecek muhtemelen, yine senin adamın, yine benim adamım, yine şu vekilin, yine bu başkanın adamı, yani ehliyet ve liyakat dikkate alınmaz, parti sadakati, dava anlayışı on numara beş yıldız olanlar ile sahaya çıkılırsa, yanı hatalar tekrarlanır, ders alınmaz ise, o köylü diye burun kıvırdıkları, beğenmedikleri kırsaldaki siyasi üstadlar görmezden gelinip maçı da farklı kaybederlerse, kimse hakeme, taraftara ve kaleciye küfretmesin, kabahat bulmasın!
*
Neyse… Yanlış yapan ceremesini çeker, varsa günahı öder! Zaten böyle bir zihniyetten de başarı beklemek, Temmuz’da dağdan kar getirmek gibidir ki, aksini iddia etseniz bırakın kargaları, herkes size güler. Neresinden gülerse artık!
Yönetim görücüye çıktığı gün, Teras’ta iken, birkaç arkadaş yanıma geldi, kulağıma, ‘Son 20 yılın en kötü listesi’ demiş, dışarı çıkarken de yine partili bir dostum, ‘Bu liste partiyi geleceğe taşıyamaz, listede kırsaldan arkadaşlar, köyden dostlar yok, parti bu yönetim listesi ile bir adım öne gidemez!’ deyince, eh dedim artık bu meseleyi tartışmak, gündeme getirmek, insanların büyük harflerle, yüksek sesle dillendirdiği gerçekleri duymazdan gelmek haksızlık olacaktı.
Tam araca bineceğim, yine bir arkadaşım sordu, ‘Abi liste içine sindi mi?’ ne cevap verebilirim ki. Partili değilim, sorumlu değilim, müdahil olan biri hiç olmadım, içime sinip sinmemesi il başkanını veya yakın istişare içinde oldukları abileri, ortaklarının meselesi iken ne cevap vereceğimi bilemedim.
*
Kabul etmek gerekirse, İl başkanı M. Burak Gül açık sözlü, kimseye de pek eyvallah edeceğe benzemeyen, dik duruş sergileyeceği her halinden, tavırlarından ve konuşmasından belli, dürüst siyasetçi. Eyvallah!
35 senedir Mustafa Evliya’yı tanırım. Siyasetin hafızası, siyasetin çilesini çekmiş, her haliyle her zaman insanların yardımına koşmuş, şehir için elini taşın altına koymuş iken, Eray Ersoy gibi insanlık ve dürüstlük abidesi birinin siyasette bir kere daha yer alması, listede bulunması, doğrusu beni rahatlattı, güvenimi artırdı.
Ramazan Yavuz hem inşaat sektöründe, hem siyasette pişmiş bir kardeşimiz.
Ali Köfte’ye eyvallah, Bünyamin Torun tam isabet, Enver Kılınç amenna, Feyzullah Eren Aşçı tamam, Sadi Kır küçük sanayi sitesinin yükselen değeri, genç ve idealist M. Necmeddin Sertpolat, ne alaka (seçim kaybettirmiş) Mustafa Çakar, en sadık partili Rana Müştekin hanımefendi, partideki en güçlü adam Fatih Sarıkaya…
*
Dün ne dedi Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan, duyanlara duymayanlara; “Vatandaşına tepeden bakan, vatandaşların bir kısmını tehdit kaynağı gören bürokratik oligarşinin devlet tasavvurumuzda yer yoktur. Halktan kopuk, köylüden, kırsaldan, çiftçiden kopuk idareciye tahammülümüz yoktur!”
Bana demedi, size dedi, size…
Nokta!
*
Çoğu tanınmayan, emek vermeyen, AK Partili olduklarından dahi kuşku duyulan isimlerden oluşan listede, yönetime girenler mutlu, yazanlar (özgür iradeleriyle hazırlandıysa şayet) şikayetçi değilse, yani yönetim Başkan sevgili Gül’ün ve ortaklarının içine sindiyse, bize lahmacun yemek düşer!
Kusura bakmayın, müzik değiştiğinde dans biter!