Çoğu kendini kandırdığının farkında değil. Çoğu gazeteciden medet umuyor, Ankara’ya telefon açıp, yakın gördüğü birilerinden tüyo almaya çalışıyor, şayet birinden bir şey duyduysa, ona inanıp, bankasından başka garanti olmayan adaylık için yerini garantiye aldığını sanıyor.
Kimse ayranım ekşi demiyor, kimse burnundan kıl aldırmıyor. ‘Temayülde öndeydim, mülakatta en çok içerde olan, en çok dinlenen bendim’ züğürt tesellisi ile şehre dönenler, adaylığı çantada keklik görmeye başlayınca, zaten uykusuz günler geçiren, aday adaylardan daha stres içinde olan mevcut vekiller bile uykuyu kendilerine haram ederken, aday adaylarının bu cesurane çıkışlarına, sağda soldaki atıp tutmalarına akıl sır ermiyor.
Teşkilatları da zor durumda bırakıyorlar. Siyasi partilerini il başkanları, ya da Ankara’daki en etkili isimler kime ne cevap vereceğini şaşırıyor, yalan dese bir türlü, evet-doğru dese başka türlü misali, iki arada bir derede kalıyorlar.
*
Maşallah herkes kendini bulunmaz Hind kumaşı yerine koyuyor.
Kimse alttan almıyor, kimse karekökünü, çapını bildiği halde, üst perdeden konuşmayı maharet sayıyor, az ile yetinmeyip, büyük olsun benim olsun hesabında kitabında iken, vatandaş da zaten yemiyor o palavraları.
Tamam, belki ilk 16 belli diyelim. Genel merkez, karar vericiler, mülakatta olanlar, alt ve üst komisyonlara başkanlık edenler… Ya da son sözü söyleyecek olanlar…
Siz bir fotoğraf çektiriyorsunuz, yaşınız da biraz ileri gitmişse, yüzünüzdeki kırışıklıklar, lekelerle vermiyorlar elinize. Makyaj yapar gibi, rötuşlanıyorsunuz, 50 yaşında iseniz, maşallah 20’lik delikanlılara taş çıkartan bir portre ile çıkıyorsunuz halkın huzuruna.
Bakın aday adaylarının broşürlerine, kitapçıklarına. Hepsi de pırıl pırıl, babamdan genç.
Mankenlik ajanslarına gönderseniz, iş alırlar.
Ne kırışıklıklar var yüzünde, ne de ihtiyarlığın alametleri, lekeler falan… Demem o ki, siyasi partilerin genel merkezleri, (patronları) ilk 16’ya girenler üzerinde rötuş yapacak, milletvekili seçildiğinde teşkilatın emrinde olacak, söz dinleyecek, (plana-projeye bakan yok zaten de) emirden dışarı çıkmayacak, uyumlu olacak, genel merkezi üzmeyecek, problem yaratmayacak aday adayları üzerinde mutabakata varacaklar.
Temayülmüş, mülakatmış, hepsi hikâye.
Yeter ki Ankara’da dayın olsun!