Kim haklı kim haksız, böyle bir belge var mı, doğru mu, eğri mi bilemem. Benim derdim başka…
*
Bize her gün her yerden haber gelir. Haberler…
Bakarım, ve çoğunu silerim. Isıtıp ısıtıp servis edilmiş haberler. Bu işle ilgilenene ya talimat verilmiştir, “Şu haberleri sık sık servis yap, gazetelerde, sitelerde çık versin de reklamımız olsun!” denilmiştir, ya da o görevli çalışan, sırf işgüzarlık olsun, sırf patron görsün de “Aferin kızım, oğlum. Gözüme gidiyorsunuz. Devam…” işareti ile atıyorum bir inşaat…
Yok, temeli atıldı…
Yok, kalıpları çakıldı, su basmanı seviyesine geldi…
Yok, direkleri dikildi…
Yok, inşaat hızla sürüyor…
Yok, patron inşaat alanını gezdi, çalışanlardan bilgi aldı…
Yok, katlar son sürat yükseliyor…
Yok, kaçtı, yok göçtü, yok geldi, yok gitti…
*
Altını doldururlar, eski bilgileri yeni imiş gibi ekleyip, bizim gibi aç gözlü gazete ve site sahiplerine haberlerini yaptırırlar.
Başlık değişir ara sıra, içene baksan birkaç kelime oynanmış, gerisi davul derisi, alttaki bilgiler zaten değişmiyor, haberleri hazırlayan bayan-erkek stoka gidiyor zaten, gidip birkaç tane de fotoğraf koydun mu, al sana yeni haber.
Eskiye takviye sadece…
Siliyorum çoğunu. Bıktırıyorlar. Kabak tadı veriyorlar. Bırakın kendimi, elamana laf yetiştiremiyorum.
Billboardlara bakıyorum, aynısı… Yeni bir şey yok, ya da kalmadı.
Patron çalışıyor mu çalışıyor. Elamanın zaten maşallahı var, patronun haberi, bilgisi olmasa da olur, aynı haberler birkaç kelime ve cümle değişikliği ile yeniden servis ediliyor mu, işlem tamam.
Gına geldi artık!
Hele bir de dünyanın parasına ulusal gazetelere reklam-ilan haber verdin miydi, Allaaaaaaahhhh, yeme de yanında yat!
Uzayan dal bizden olsun yeter!
Canlarım benim, yerim lan sizi…