Eski yıl gitti diyor, yeni yıla merhaba demeye sayılı günler kaldı.
Bugün önceden kaybettiğin şeyleri, yeniden elde etme yolunda ortaya koyacağın her gayret, toprağa saçılan tohumların başağa dönüşmesi gibidir.
Unutma!…
Mevsimi gelince yirmiye, otuza katlanarak mutlaka geriye dönecektir. Öyle ise hiç durma, tohum saçar gibi her yana iyilikler, güzellikler, faziletler saç.
Bak 2016’yı da uğurluyoruz, rüzgar gibi geldi geçiyor. Şunun şurasında sayılı günler kaldı. Birkaç gün sonra yeni yıla gireceğiz. Huzurlu, istikrarlı, savaşsız, şehit cenazesiz yarına hazırlık yap!
Tamam mı?
*
Kötülüklere kilitlenmiş duyguların, paslarını çöz ve hayatını başkalarının dünyevi-uhrevi mutluluğuna bağlayarak yaşa!
Aklından çıkartma!
Şahsi hesap ve çıkarların, ruhunu öldüren mahbesinden kurtul!
Anlaştık mı?
*
Bak ve dinle azizim!
Ben Bağdat müftüsü değilim. Sana fetva verecek değilim. Nefsin adına her zaman sıkıntı çek ve başkalarına rahatlık dağıt! Dert dinle, dert yaşa, dertlerle inle ama herkese derman olmaya çalış!
Sana Yunus Emre ol da demiyorum. Bütün insanlara sineni sevgiyle öyle bir aç ki, kinle, nefretle donacak hale gelmiş, kendi kendilerinin mazlumu ve tir-tir titreyen bütün nefiszedeler, senin sıcaklığına koşsun!
Zaten aralık ayının son günlerini yaşıyoruz şunun şurasında. Klimalı, sobalı odalarda benim sıcaklığım bari başkalarını yakmasın diye düşünme.
Öbür tarafı da düşün! Şu üç günlük dünyada…
Tamam mı, anlaştık mı aziz kardeşim!
Yalnız senden ricam, ‘Ulan Fiskeci de gazeteciliği-yazarlığı bırakmış, Bağdat Müftüsü mü olmuş yoksa? Cuma vaazı gibi sözler ediyor, hayırdır inşallah!’ deme, gözünü seveyim!
Ben elçiyim dostum!
Bana zeval olmaz!